Zeynel Emre, “ŞAİBELİ KURULTAY TARTIŞMASINDAN FAYDAYI ERDOĞAN SAĞLAR”

İptali istenen Kasım 2023 kurultayı sırasında Kemal Kılıçdaroğlu’nun yakın kurmayı ve kurultayı düzenleyenlerden biri olan CHP İstanbul milletvekili Zeynel Emre konuştu: O kurultayda şaibe görmedim, duymadım. Son seçim sonucu ve anketler halkın Özgür Özel’in başkanlığını onayladığını gösterir. Bölünme, tartışma Erdoğan’a yarar. Ona yarayandan uzak durmak her CHP’linin görevi.
CHP kurultayına ilişkin dava da, her hafta dalga-dalga gelen ve yaklaşık 50’şer kişinin gözaltına alınıp tutuklanmasıyla sonuçlanan operasyonlar da yıkıcı sorunlarına rağmen muhalif kitlenin bir numaralı gündem maddesi.
CHP bir yandan operasyonlara karşı kent-kent, meydan-meydan miting düzenleyip mücadele ederken, diğer yandan yürüyen kurultay tartışmasıyla mücadele ediyor. İktidar medyasında her gün, saatlerce bu konu tartışılıyor.
İptali istenen Kasım 2023 kurultayını düzenleyen isimlerden olan ve o dönem Kemal Kılıçdaroğlu’nun yakın kurmayları arasında yer alan CHP İstanbul milletvekili Zeynel Emre ile hem operasyonları hem kurultay davasını konuştuk.
Yaşananların otokrasiye giden süreçte önemli bir viraj olduğunu düşünenlerden biri de Zeynel Emre. Emre CHP’nin bölünmesinin, muhalefetin parçalanmasının Erdoğan’ın işine yarayacağını hatırlattı, “Şüphesiz Erdoğan ister burası karışsın, herkes birbirine girsin, parti küçülsün, bölünsün. O zaman o bunu istiyorsa bu ülkeyi seven, partisini seven, seçmeninin güvenini boşa çıkarmamayı şiar edinmiş insanların onun istediğinin tam tersini yapması lazım” dedi.
—Ekrem İmamoğlu’nu ziyaret ettiniz az önce. Morali nasıl ve bu dalga dalga operasyonları nasıl görüyor?
Biz her pazar, iki milletvekili arkadaşımızla haftalık ziyaret ediyoruz. Siyasi ve hukuki süreç açısından neler yapılması gerekir diye konuşuyoruz. Gayet moralli, motive. Bu operasyonun gerçek sebebinin ne olduğunun da bilincinde. Kendisinin cumhurbaşkanı adaylığı konusunda bir iddia koyması ve eksiksiz tüm araştırmalarda kazanıyor gözükmesinin bu operasyonların temel motivasyonu olduğunu biliyor. Kendisinden daha çok kadın tutuklular için üzülüyor.
“OPERASYONLARIN NEDENİ İKTİDARIN EL DEĞİŞTİRME İHTİMALİNİN GÜÇLENMESİ”
— Bu operasyon ilk başladığında, 18 Mart’taki diploma iptalini milat kabul edersek, hedef cumhurbaşkanı adaylığını açıklamış ve tüm anketlerde de önde görünen Ekrem İmamoğlu idi. Dolayısıyla bu operasyon İmamoğlu’nun 2028’de Erdoğan’ın karşısına çıkmasını engellemeye dönük bir hamle olarak konuşuldu. Ama şimdi gelinen noktada “Aslında operasyon otokrasiyi yerleştirme yolundaki son engelleri temizlemeyi amaçlıyor. Sandığın anlamsız olduğu, muhalefetin uysallaştığı bir rejimin son taşları döşeniyor” yorumları arttı. Yani strateji 2028’e değil tüm geleceğe yönelik… Bu yorumlara katılır mısınız?
Eski dönemin diktatörleri, o zorba iktidarlar bugünün dünyasında daha çok otokrasi olarak adlandırılıyor. Otokrat liderler deniyor bunlara. Bu rejimlerde temel özellik seçimlerin yapılması, yani seçimsiz bir rejim değiller. Siyasi partiler var, muhalefet var ama muhalefet çok küçük parçalara ayrıldığı ve birbirine düştüğü için günlük siyaset hep muhalefet arasındaki tartışmalarla şekilleniyor. Seçimde de kazanma imkanları, ihtimalleri yok. Türkiye’ye biçilmek istenen kaftanın da bu olduğu açık. Bizde de böyle bir şey isteniyor belli ki. Şu anda sadece Sayın İmamoğlu özelinde bakmıyoruz zaten. Cumhuriyet Halk Partisi’nin Cumhurbaşkanı adayı ve çalışma arkadaşlarına yönelik bir operasyon bu.
Yani Cumhuriyet Halk Partisi eğer “Adayımı ben bu kez erken belirleyeceğim” deyip kendi içinde eğilim yoklaması, milletvekillerinden imza gibi bir yola girmeseydi bu operasyon bu hızda olmayacaktı. Çünkü diplomanın iptali, 10 saat sonra operasyon, bunu gösteriyor. Cumhuriyet Halk Partisi’nin en uygun gördüğü aday Ekrem İmamoğlu’ydu. O nedenle muhataplık haliyle onun üzerinden kuruldu ama ana hedef büyük resimde Türkiye’deki muhalefet ve iktidarın el değiştirme ihtimalinin güçlenmesi.
“İKTİDAR SEÇİMLE DEĞİŞMESİN İSTİYORLAR”
— O zaman seçimlerin iktidar değişimine yol açmadığı bir rejim hedefleniyor denilebilir mi? Seçimde kazanacağı ihtimali güçlenen aday ve birinci partinin hedefte olması bunun işareti denilebilir.
Tayyip Erdoğan liderliğindeki ekip Türkiye’de iktidar seçimle el değiştirmeyecek bir noktaya gelsin diye çalışma içindeler. Ancak bu çalışmanın tekerine kim çomak sokuyor dediğinizde Cumhuriyet Halk Partisi ve onun Cumhurbaşkanı adayı. Yani bir bütün olarak ben böyle görüyorum.
“KURULTAY DAVASINDA İPTALİ KARARI ÇIKAMAZ”
—İktidarın hedefi bölünmüş, dağılmış, birbirine düşmüş bir muhalefet dediniz. Buna giden yoldaki önemli bir viraj da ana muhalefet partisi olan CHP’nin kurultayına yönelik iptal davasıdır denilebilir aslında. 30 Haziran’da bir karar çıkmasını bekliyoruz. Kurultayın ‘mutlak butlan’ ile iptal edileceği, Kılıçdaroğlu ve ekibinin göreve döneceği iddiaları var. Sizin yorumunuz ne?
Birincisi şunu söyleyelim. Bu davadan bahsedildiği, konuşulduğu gibi bir sonuç çıkma olasılığını görmüyorum ben, iptal kararı çıkamaz. Çünkü Türkiye siyasi tarihinde, onlarca parti vardır. Yıllar içerisinde kurulmuş, kapanmış, kongreler yapılmış. Bütün bu işleyişe, örneklere bakarsanız üzerinden iki yıl geçtikten sonra bir kurultayın iptali söz konusu olmamıştır, olmaz. Ama burada tabi murat ne? Bakıyorsunuz, Cumhuriyet Halk Partisi’ni zerre haber yapmayan televizyon kanalları, başta hepimizin vergileriyle yayın yapan TRT olmak üzere aralıksız CHP ve kurultay davasını konuşuyor. Sanki çok büyük memleket meselesiymiş gibi tüm ekonomik problemlerin, eğitim, çocuk istismarı, emek sömürüsü, emeklinin-memurun durumunun önüne konulup CHP kurultayı tartışılıyor.
Bunların bu hassasiyeti nereden geliyor diye bakmak lazım. Bir gündemi böyle meşgul ediyorlar. İkincisi acaba Cumhuriyet Halk Partisi bu vesileyle bölünür, bir ayrışma olur mu, başka şey çıkar mı gibi bir çalışma var.
Davadan da bahsedildiği gibi bir sonuç beklemiyorum ben. Mutlak butlan deniyor, bunlar hukuki terimler. Bunun da çok bilmeden kullanıldığını görüyorum.
“KURULTAYA İLİŞKİN TÜM İTİRAZ SÜRELERİ AŞILDI”
– Ama davının ‘mutlak butlan’ talebiyle açıldığı mahkeme tutanağına da girdi, yanlış mı hatırlıyorum?
-Tutanağa geçen şu: Davanın bu amaçla açıldığı ve bu iddianın ileri sürüldüğü tutanağa girdi. Bizde dava açma hürriyeti var. Siz bir iddia ile dava açarsanız mahkeme heyeti davanın neden açıldığını tutanağa geçirir. Ama tutanağa geçirmesi demek orada haklılık payı verdiği anlamına gelmez. Karar ve hüküm başka bir şey. Butlan dediğiniz şeyi şu örnekle anlatayım: Bir kimse evlidir, gitmiştir ikinci kez evlilik yapmıştır. Bu ikinci evlilik mutlak butlandır, yok hükmündedir. Çünkü kurucu unsur yoktur. Kurucu unsur nedir? Kişinin bekar olmasıdır mesela.
Siyasi partilerde durum bambaşka. Bir defa seçimi (kurultaydaki seçim) biz yapmıyoruz, hakim denetiminde seçim kurulları yapıyor. Seçim kurullarında yapılan iş ve işlemlere ikişer gün itiraz süreleri var. Süre dar tutulur çünkü seçim hukuku hızlıdır öyle yıllar boyu askıda kalmaz.
-Şimdi iptali istenen kurultayın üzerinden 1,5 yıl geçti ve hukuki itiraz süreçleri çoktan aşıldı o zaman.
– Tabi şüphesiz. Kurultaylar, kongreler il ilçe kongreleri ve kurultaylar hepsini seçim kurulları yapar. Buralarda hep itiraz süreleri vardır. O süreler içerisinde en son itiraz Yüksek Seçim Kurulu’na yapılır. Verdiği kararlar kesindir. Bu kısım kesinleştikten sonra ilgilisine mazbatası verilir zaten.
“ÖNEMLİ OLAN YARIŞTAN HUSUMET ÇIKARMAMAK”
-Hukukun olağan işleyişinde evet böyle olur ancak hukukun askıya alındığını, darbe dönemlerinde bile bu tür hukuksuzlukların olmadığını anlatan, bunu da somut örneklerle anlatan bir partinin yöneticisisiniz. Siyasi davalar, siyasi iddianameler çok sıklıkla tanık olduğumuz şeyler. Dolayısıyla kurultay davasındaki kararın salt hukuk kapsamında alınacağına yönelik beklentiler zayıf siyaset kulislerine baktığımızda.
-Ben şahsen karamsar değilim. İşin hukuki kısmı açık, seçim hakim denetiminde yapılır ve itiraz süreleri vardır. İşin cezai kısmında da şu var: Seçimlerle ilgili temel kanun 298 sayılı yasadır. 298 sayılı yasanın 152. maddesi seçimlerde menfaat karşılığı oy vermekten bahseder. Menfaat karşılığı oy kullanan için 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası vardır. Aynı kanunun 180. maddesinde de 6 aylık hak düşürücü zamanaşımı süresi vardır. Bu doğrultuda bizim hukukumuzda yüzlerce örnek karar vardır. ‘6 aylık zaman aşımı süresi geçti’ diye takipsizlik… Bakın dikkat edin ben sizinle içerik konuşmuyorum bile. Yani iddia doğrudur, değildir girmiyorum bile. Çünkü bir defa işin neden anlamsız olduğunu göstermeye çalışıyorum. Bu yönüyle baktığınız zaman buralardan konuşulduğu gibi bir hüküm kurulmasına imkan yok.
Şimdi gelelim sizin sorunuz özeline. Biz normali anormal bir hale getirmeden normali söyleyip savunmalıyız, anormali normalleştirmemeli, buna izin vermemeliyiz. Kim anormal bir iş yapacaksa o hukuk gasbı olur.
Cumhuriyet Halk Partisi dünyanın en eski ilk beş partisinden biri, Türkiye’nin en köklü partisi. Defalarca kongre olmuştur, yarışlar olmuştur. Ben partimin hiçbir organına -ki kurultay en yüksek karar organıdır- hiçbir kişine böyle bir suçlama dile bile getirmem. Cumhuriyet Halk Partisi’nde parti içi demokrasi önemlidir. Yarış önemlidir. Demokrasiye bakışımızı, demokrasi anlayışımızı gösterir.
Bizde ön seçimler olur, birden fazla adaylı yarışlar olur. Kazanan-kaybeden olur. Öyle AK Parti’deki gibi her yerde tek adaylı kurultay yapılmaz. Kurultaya gelene birer saat hediye edeyim hemen bir saatte bitsin, bizde onlar yok. Bizim kültürümüz, demokrasi anlayışımız farklı. Önemli olan buralardaki yarışların bir yarış olduğunu bilip onu demokratik olgunlukla, buralardan bir husumet çıkarmadan, yoldaşlık duygusu zedelenmeden karşılamaktır. Kültürümüz böyledir bizim.
“O KURULTAYDA EN UFAK BİR ŞAİBE GÖRMEDİM”
— Ancak Kasım 2023 kurultayına dönük tartışma partide de sürüyor. Sözünü ettiğiniz demokratik olgunluk, husumet çıkarmama gibi kriterler çok uygulanamadı. Zira şaibe iddialarını dillendirenler arasında CHP’liler de var. Siz sözünü ettiğimiz kurultayı düzenleyen ekipteydiniz. O dönemki genel başkan Kemal Kılıçdaroğlu’na en yakın isimlerden biriydiniz ve kurultayı da siz düzenlediniz. O kurultaya ilişkin şaibe, rüşvet vs. tanıklığınız oldu mu sizin de?
Ben geçtiğimiz dönemde yönetimde görev yaptım. O zaman da kendi inandığım doğrum neyse o yönde çalıştım, bildiğim doğruları savundum, canla başla çalıştım. Kurultayı yaptık, kararı delegeler verdi. Ben ne o kurultayda ne de partimin başka bir noktasında en ufak bir şaibe ne gördüm ne de duydum.
Burası Mustafa Kemal Atatürk’ün partisi. Bunların konuşulması çok rencide edici.
“HALK ÖZGÜR ÖZEL’E GÖREV ONAYI VERMİŞ”
Kaldı ki bu kurultaylar bizim kendi içimizdeki meseleler. Bir de halk var ama… Bizim halkın ne düşündüğüne bakmamız lazım. Siz kendi içinizde seçimleri yaparsınız. O zaman o seçimler oldu. Sonra bir yerel seçim geçti. Yerel seçimde parti birinci parti oldu. Taş taş üstüne konarak oldu. Ben bütünü ayırarak da yapmıyorum, herkesin emeği var burada. Sonuçta parti birinci parti oldu. Çok önemli bir şey bu ve uzunca bir süredir de anketlerde hep birinci parti çıkıyor. Dolayısıyla halkın, o kurultayla genel başkan seçilen Sayın Özgür Özel’in görev yapmasına onayı var. Bunu böyle yorumlamamız lazım. Siyaset halktan bağımsız yapılmaz, halk da Özgür Özel’e onay vermiş.
O kurultaydan sonra bir de olağanüstü kurultay oldu. Orada da Sayın Özgür Özel yüksek bir oyla seçildi. 1170 oy aldı. Bizim mesela genelde parti meclisinde genel başkan listeleri delinir, Özgür Özel’in listesi delinmedi de. Bu da bir onaydır sonuçta. Yani bu kısımları görmezden gelerek davranırsak hata yaparız Burada bir halk var. Halk da böyle bir irade gösterdi.
Ha bize düşen nedir? Milletvekili olarak benim de sorumluluğum var bu konuda. Ben partimin seçilmişlerindenim. Biz partiyi nasıl büyütürüz? Nasıl birlik halinde tutar, geleceğe omuz omuza yürütürüz? Bunun için çabalamamız lazım. İçinde kırgınlığı vardır, küskünlüğü vardır, olabilir. Bunları nasıl toparlarız? Bize yakışan budur. Ben de bu doğrultuda gayret gösteriyorum.
“ŞAİBELİ KURULTAY TARTIŞMASINDAN FAYDAYI ERDOĞAN SAĞLAR”
— Kemal Kılıçdaroğlu merkezli bir tartışma da yürüyor. Dava sonucunda mahkeme kararıyla CHP’ye döneceği ihtimali konuşuluyor. Sessizliği çok eleştirilmişti, ardından bir açıklama yaptı ve tehditler aldığını söyledi, ‘Hesaplaşacağız’ dedi. Kılıçdaroğlu’ndan açıklama bekleyenler ‘foncu gazeteci’ ilan edildi. Böyle bir davada ve böyle bir olasılıkta soru sormak neden bir suçlama gerekçesine dönüşür?
Bu kurultayda şaibe olduğuna ilişkin tartışma kimin işine gelir, bu meseleden faydayı kim sağlar? Bunu düşünelim… Tayyip Erdoğan, bu konuyu sürekli gündeme getiriyordu. Partimize yönelik her türlü iftirayı attığı için bunu da söylüyordu. Attığı iftiralardan biri de buydu. Bunu neden söylüyordu? Çünkü parti içi yarış gördüğü bir şey değil. AKP’de bir yerde, bir il başkanı irade dışında aday olsa adamı gözaltına alıyorlar. Geçmişte çok örneği var. Erdoğan’ın karşısına biri çıkabilir mi? Haliyle bizdeki bu ikili yarış, bu yarışın yakın farklarla sonuçlanması, oradaki söylemler… Onları alıp farklı yerlere çekti. Uzun uzun konuştu, iftiralar attı. Ama bunları parti ve kamuoyu çok ciddiye almadı. Tayyip Erdoğan bizim partimizle ilgili hani şunu söylemiş, bunu söylemiş ben de bunu ciddiye almam yani.
Onun dışında partinin genel başkanları, önceki görev yapan genel başkanları… Onlar kendi değerlendirmelerini yapar. Ama ben size şunu söyleyeyim net olarak: Bize oy veren milyonlar da, bize oy vermese de toplumsal muhalefetin bir parçası olan kitleler de bu kara düzenin değişmesini istiyor. Onun için de bu tartışmaların bir an önce noktalanmasını istiyor. Bizden beklenti kavga, bölünme, iç tartışma değil, dayanışmayla, büyüyerek yürümemiz.
“KURULTAY KIRGINLIKLARINI AŞMAMIZ GEREK”
—Evet ama şaibeli kurultay konusunu büyütenler arasında CHP’liler de var. Davayı açanlar da partili.
Kurultay konusunun partililerce hem basına yapılan açıklamalarla, hem sosyal medya paylaşımlarıyla sürmesi kutuplaşma getirir. Şimdi bir kesim “Evet evet 30 Haziran’da kurultay iptal olacak. Ben de o zaman görüş belirteyim, pozisyonumu alayım” diyor. Bunların partiye faydası mı var, zararı mı var? Çok zararı var.
Biz büyük bir kumpasa uğradık. Halkın %70’i bunun kumpas olduğuyla hemfikir. Saraçhane’ye gelen kitlenin %95’i 18-35 yaş aralığında ve bu kitlenin yarısı bize hiç oy vermemiş daha önce. Bence bu çok güzel Türkiye için. Bize oy vermemiş kitle ama haksızlık olduğunu düşünüyor geliyor değil mi? Bu bile bizim kenetlenmemiz gerektiğini gösterir.
Bu tablo toplumsal muhalefetin bir arada hareket etme kapasitesini gösteriyor. Ben ayrıştıran birilerinin karşısında dururum. Bizim geçmişte de olmuştur, kongrelerde kırgınlık olabilir, kimi bu kırgınlığı belki çabuk atlatamaz. O kırgınlıkları gidermemiz lazım, kol kola girmemiz lazım yani. Büyük resme bakarak hareket etmemiz lazım. Büyük resimde Türkiye’ye karşı olan sorumluluğumuz var.
“BİZE DÜŞEN ERDOĞAN NE İSTİYORSA TERSİNİ YAPMAK”
—-Erdoğan’ın bundan önceki 13 yılda olduğu gibi yine CHP’nin başında Kemal Kılıçdaroğlu’nu görmek istediği ve bu davanın da bu nedenle kurgulandığı iddiaları var. CHP karışsın, iç kavga başlasın, bölünme tartışılsın…
Yani şüphesiz Erdoğan ister burası karışsın. Herkes birbirine girsin, parti küçülsün, bölünsün. Bunlara şüphe yok. O zaman o bunu istiyorsa bizim ne yapmamız lazım? Bu ülkeyi seven, partisini seven, seçmeninin güvenini boşa çıkarmamayı şiar edinmiş insanların ne yapması lazım? Onun istediğinin tam tersini… O bölmeye çalışsın biz birleştirmeye çalışalım, o kavga ettirmek istesin biz barışalım.
Tarihin doğru tarafında durmak gerek. Yoksa neye sebebiyet verirsiniz? Zamandan bağımsız Türkiye’de yapılan tüm kongrelerin iptal edilebilmesinin önü açılır.
– 31 yıl önceki diplomanın iptali bize biraz da bunların mümkün olabildiğini göstermiyor mu?
O diplomayla ilgili açılan davaya bakarsanız mahkeme güzel bir ara karar kurmuş, iyi belgeler istemiş. Bakın bu ülkede çok haksız tutuklamalar, kararlar oldu ama en nihayetinde insanlar doğruda buluşmayı da gördü, bildi. Ergenekon’da da oldu, Balyoz’da da oldu, tarihteki başka davalarda da oldu. Ne mutlu ki biz geçmiş kumpas davalarında da doğrunun yanındaydık, tarihin doğru tarafında durduk. Şimdi de tarihin doğru tarafında durmak lazım. Herkesin burada buluşması lazım.
Kaynak:Halktv.com.tr
-
Gaziosmanpaşa Belediyesi Başkanı Hakan Bahçetepe tutuklandı!
-
İBB’ye 5. dalga operasyonu, tutuklananların sayısı 8’e çıktı: 5 kişiye adli kontrol!
-
Aralarında AKP kurucusu ve eski bakanların da olduğu 19 kişi, bildiri yayımladı…
-
Trabzon’da sel felaketi!
-
Muhtarlık kavgası kanlı bitti…
-
Ege Denizi’nde 5 büyüklüğünde deprem!