Sıkı ekonomi politikaları, Seçimlere kadar rafta
Sıkı ekonomi politikaları, henüz hayata geçemeden seçim dolayısıyla rafa kalktı. Seçime kadar daha da bozulacak ekonomik dengelerin yeni zamlar ve vergiler, ücret düşüşleri ile aşılması bekleniyor.
Seçimlere yaklaşık bir ay kaldı. 2019 yerel seçimlerinde Ankara, İstanbul, Adana, Mersin, Antalya gibi şehirlerde iktidar blokunda olan belediyeler el değiştirdi. Kayıp sadece buralarla da sınırlı kalmadı.
Kırşehir gibi bir orta Anadolu şehri ile Bilecik, Bolu, Burdur, Sinop, Artvin gibi yerlerde de belediyeler muhalefet partilerine geçti. O dönem ekonomide yaşanan sorunların seçmen davranışını etkilediği görüldü. Küçülen ekonomi, yüksek hızda değer kaybeden ulusal para, artan enflasyon ve işsizlik özellikle büyükşehirlerde yaşayan seçmenleri daha fazla etkilemiş ve özellikle büyükşehirlerde seçmenler hükumete desteğini azaltmıştı.
İktidar, kurlardaki yükselişin dış güçlerin işi olduğu, sebze meyve fiyatlarında yaşanan yüksek enflasyonun ise açgözlü pazarcıların suçu gibi argümanlar üretmişti. Depo baskınları, ithalat, ‘enflasyonla topyekûn mücadele’ adı altında yapılan indirimler, belirli ürünlerin marketlerde satışına getirilen yasaklar ve tanzim satış noktaları 2019 yerel seçimlerinin simgeleri olmuştu. Bu argümanlar ve geçici politikalar iktidarın yerel seçimlerde başarı elde etmesini sağlayamamıştı.
Önümüzdeki yerel seçimler öncesi ise ekonomik tablo çok daha olumsuz. Ocak 2019’da yüzde 31 seviyesinde olan gıda enflasyonu yüzde 70 seviyelerine ulaştı. AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan, kampanya dilini buna göre belirledi. Son konuşmasında enflasyonun sadece Türkiye’nin değil, Covid-19 salgını sonrasında tüm dünyanın karşı karşıya kaldığı bir baş ağrısı olduğunu söyledi. Erdoğan, enflasyonun yılsonuna doğru düşmeye başlayacağını iddia etti. Bu kez seçim dönemine özgü geçici uygulamaların başında, emeklilere verilen bayram ikramiyesinin artırılması ve enerji harcamalarına yapılan sübvansiyonlar geliyor.
SEÇİM MOLASI
Ekonomiye ilişkin karar alma süreçlerinde ise “sıkılaştırma” olarak ifade edilen politikalara tam başlanmadan mola verildi. Genel seçimlerin ardından başlayan faiz artışları 8 ay sonra durduruldu. Mehmet Şimşek ekibinin genel seçim sonrası talebi kısarak, piyasayı soğutmak olarak ortaya koyduğu ekonomi politikasının başarıya ulaşamayacağı şimdiden görüldü. Faizler artmasına rağmen Şimşek politikası seçim dolayısıyla beklemeye alındı. İktidar seçimde oy desteğimi artırma merkezli politikalarını seçim sonrası iflası önlemek için değiştirmek zorunda kalacak.
Türkiye seçimlere, çok yüksek enflasyon ve dolar kuru ile gidiyor. Merkez Bankası’nın reel ve finansal sektör temsilcilerinden oluşan 68 katılımcıyla gerçekleştirdiği şubat ayı Piyasa Katılımcıları Anketi’ne göre, ocakta yüzde 3,51 olan şubat ayı TÜFE artışı beklentisi, bu anket döneminde yüzde 3,80’e çıktı. Yılsonu TÜFE artışı beklentisi de yüzde 42,04’ten yüzde 42,96’ya yükseldi. Merkez Bankası’nın yılsonu enflasyon beklentisi ise yüzde 36. Ayrıca dolar/TL beklentisi bir önceki anket döneminde 40 TL iken, bu anket döneminde 40,02 TL oldu.
Bu nedenle seçim sonrası ekonomi politikalarına ilişkin ücretli geniş halk kesimlerinin yoksulluğunu daha da arttıracak uygulamalar kaçınılmaz görünüyor. Bunların ise elektrik, doğalgaz zamları, yeni doğrudan vergiler, kredi kartları harcamalarını kısıtlayıcı önlemler, ücret artışlarının engellenmesinin olması bekleniyor.
Kaynak:Birgun.net