Peş peşe yükselen yangınlar ülkenin geleceğini çalıyor, Bu kafa ormanı koruyamaz!

Tüm planlamanın yangını önlemek üzerine yapılması gerektiğini söylese de iktidar, ormanları kül eden enerji şirketlerine karşı sessiz. Uzmanlar, atom bombasına benzer enerjinin açığa çıktığı yangınlarla mücadelenin zor olduğunu, bu plansızlıkla bunun mümkün olmadığını söylüyor.
Uzmanlar kıvılcım çıkmadan harekete geçilmeli dese de iktidar tüm uyarılara kulak tıkadı. İktidarın beceriksizliğinin bedelini ormanlar, tarım alanları ve tüm ekosistem öderken, iktidar yaşananlardan ders çıkarmıyor. Ülkenin dört bir yanından peş peşe yükselen yangınlar ülkenin geleceğini çalıyor. İktidar, tüm organizasyonunu yangın çıktıktan sonrası için yapsa da alevleri söndürmekte de başarısız oluyor.
İzmir’de önceki gün çıkan yangın ikinci gününde de devam etti. Ormanda başlayan ve yerleşim yerine sıçrayan yangın nedeniyle İzmir-Çeşme Çevreyolu’nun da bazı bölümleri araç trafiğine kapatıldı. Bazı evlere sıçrayan alevler, itfaiyenin müdahalesiyle söndürüldü. Yanan bir evde yapılan kontrolde ekipler, 80 yaşındaki yatalak hasta İbrahim Erkan’ın cesediyle karşılaştı. Erkan’ın cansız bedeni morga kaldırıldı. Antalya’da ve Bursa’da çıkan yangınlar kontrol altına alınsa da gün içerisinde ülkenin farklı noktalarında alevler yükselmeye devam etti.
Uzmanların uzun yıllardır uyarılarda bulunduğu, ancak önlem alınmayan elektrik iletim hatlarına ilişkin İzmir Valisi Süleyman Elban adeta itirafta bulundu. Çeşme Ildır Mahallesi’nde ve Ödemiş’te önceki gün başlayan yangınların, hafta sonu Seferihisar’da, daha önce Foça ve Aliağa’daki yangınların tamamının elektrik hatlarından kaynaklı çıktığını açıkladı.
‘YANGIN İLETİM HATTI’
Orman mühendislerinin ve akademisyenlerin uzun süredir uyarılarda bulunduğu elektrik iletim hatlarının ormanları nasıl kül ettiği Orman Genel Müdürlüğü (OGM) verilerine de yansıdı. Uzmanlara göre yanan ormanlık alanların %20-25’inden enerji tesisleri ve iletim hatları sorumlu. Sadece geçen yıl enerji iletim hatlarından kaynaklı 230 yangın meydana gelirken yaklaşık 3 bin 300 hektar ormanlık alan yok oldu. 2021’de çıkan ve iktidarın yine seyirci kaldığı yangınlarda yaklaşık 140 bin hektarlık alan kül olmuş, bunun 46 bin 130 hektarı enerji tesisleri ve hatlarından çıkan yangınlar sebep olmuştu.
SEBEP ÖZELLEŞTİRME
Resmi istatistiklere de yansıyan enerji iletim hatlarının ormanlarda alev topu etkisi yaratmasının en büyük sebebi özelleştirmeler. Kamudan aldığı ihalelerle ihya olan enerji şirketleri, iletim hatlarına gerekli bakım ve onarımı yapmadığı gerekçesiyle; iktidar da denetlemediği gerekçesiyle eleştiriliyor. Son olarak Vali’nin açıkladığı yangınlara sebep olan elektrik telleri ise Aydem Enerji’nin şirketi Gediz’e ait. Geçen yıl Diyarbakır-Mardin arasında çıkan ve 15 kişinin ölümüne neden olan yangının nedeni elektrik dağıtım şirketiydi. DEDAŞ’ın ısrarlı yalanlamalarına rağmen savcılığın hazırladığı ön raporda “elektrik kaynaklı yangın” tespitine yer verilmişti.
MÜDAHALE DAHA ZOR
Öte yandan elektrik iletim hatları nedeniyle çıkan yangınlara müdahale de zor. Karayoluyla ulaşılması zor bölgelerde bulunan elektrik iletim hatlarına, helikopterler de çok yüksekten müdahale etmek zorunda kalıyor ve bu da gece uçuşlarını zorlaştırıyor.
Yangınların sayısının ve yanan alan miktarının her geçen gün arttığını, çıkan yangınların ise neden söndürülemediğini uzmanlara sorduk. Bartın Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Hikmet Batuhan Günşen ve Orman Mühendisi Vehbi Tutmaz, ortaya çıkan bilançonun nedenlerini sıraladı.
YANGIN SAYISI DA YIKICILIĞI DA ARTIYOR!
Dr. Hikmet Batuhan Günşen:
“Özellikle endüstriyel odun üretimindeki ve orman alanlarının ormancılık amacı dışındaki tahsislerin (ulaşım, enerji iletim hattı, turizm, madencilik vb.) artışına bağlı olarak, orman alanlarında insan-orman etkileşimi de her geçen gün artıyor. Çıkan her 10 orman yangınından dokuzunun insan kaynaklı olduğu düşünüldüğünde, yukarıda belirtilen insan-orman etkileşiminin orman yangını çıkma ihtimalini de artırdığı söylenebilir. Yol, enerji iletim hattı, maden vb. amaçlarla tahsis edilen orman alanlarında, orman yangınlarının çıkmasının önlenmesine yönelik hazırlık ve bakım çalışmalarının göz ardı edilmesi.
Orman yangınlarının önlenmesiyle ilgili kamuoyunun bilinçlendirilmesinde görev yapacak uzman personel sayısının yetersizliği.
Yapılan kamuoyu bilinçlendirme çalışmalarında, nitelikten çok niceliğe odaklanılması.
Özellikle yerleşim yeri-orman ve tarım-orman ara kesitine odaklanan Yangına Dirençli Ormanlar Tesisi Projesi’nin uygulamasında karşılaşılan ve bir türlü çözüme kavuşturulamayan mevzuattaki ilgili açmazlar. Kalkınma Planı’nda orman yangınlarını önleyici tedbirlerin artırılması hedeflense de mevcut uygulamada önlemeden çok söndürmeye odaklanılmaktadır. Temel ormancılık politikaları arasında, ormanlardan ürün ve hizmet olarak faydalanmaya çok fazla ağırlık verilmesi.
Orman yangını çıkış sebeplerinin tam ve tarafsız bir şekilde tespit edilememesi.
Orman yangınlarını önlemeye yönelik çalışmalarda, ormancılık örgütü ile diğer kamu kurumları, yerel yönetimler ve sivil toplum kuruluşları arasında koordinasyonun tam sağlanamaması.
Orman yangınlarını önleyici çalışmalarda, değişen ve dönüşen toplumsal yapının tam analiz edilememesi.
Orman yangınları ve iklim kriziyle ilgili toplumsal duyarlılığın duygusal seviyede kalması; toplumun çok az bir kesiminin orman yangını ve iklim krizi gerçeğini ve önlemeye yönelik yapılacak davranışları içselleştirebilmiş olması.”
PERSONEL AZ, EĞİTİM ZAYIF, MÜCADELE EKSİK!Orman Mühendisi Vehbi Tutmaz:
“İklim krizi, meteorolojik şartlar ve ormanlardaki etkileşim nedeniyle yangınların artmasının ve etkisinin büyüyeceği öngörülmesi ve buna uygun hazırlık yapılması gerekiyordu.
Yangın sayısı her geçen yıl artıyor. Çıkan yangın sayısını azaltmadığınız sürece, alevlerle mücadele çıkardığı enerjiyle baş etmeniz imkânsız hâle geliyor. Büyük yangınlarda her altı saatte bir, Hiroşima’ya atılan atom bombasının çıkardığı enerjiye denk yanma dolayısıyla ortaya çıkıyor.
Tüm enerjimizi, planlamamızı yangın öncesi yapılacak işlere, alınacak önlemlere, ormanları, binaları tarımsal alanları yangına dirençli hale getirilmesine yoğunlaştırmamız gerekiyor.
Hava araçlarının önemi yadsınamaz ama bu savaşın karada kazanılacağı unutulmaması gerekiyor. İstediğiniz kadar hava aracına sahip olun, eğer yer ekipleriniz yeterli sayıda personele sahip değil ve çalışanlar eğitimli değilse yangını söndürmeniz mümkün değildir.
Yer ekiplerimizin personeli yeter sayıda değil. Ayrıca yeterli düzeyde eğitim almamış kişilerden oluşuyor. Hâlâ, yangına hassas yörelerde bile arazözler yangınlara bazen iki kişiyle gidiyor ki standart olarak en az beş kişi olması gerekiyor.
Buca’da, TınazTepe’de kurulan ancak daha sonra kapanan eğitim merkezlerinin yeniden hayata geçirilmesi gerekiyor. 2024 sonu itibarıyla 143 şehidimiz var. Bu sayının artmaması için yangın savaşçılarının yeterli ve gerekli eğitimi alması gerekir.
Yangın çıkmaması için o coğrafyada yaşayanlar ve bulunanlar, köylüler, bölgede faaliyet yürüten tesis sahipleri; kurumlarla entegre olması gerekiyor.
En önemli nedenlerden biri de orman köylüsünün sayısal olarak azalması ve yaşlanması. Orman Kanunu’na göre 18-40 yaş arası erkeklerin yangın söndürmeye gitmekle mükellef olması gerekiyordu. Bu mevzuat 2018 yılında kaldırıldı ve yerine gönüllülük yasası getirildi. Gönüllülükle ilgili yasal düzenleme bu haliyle yangınların önlenmesi ve müdahale ile ilgili maalesef gerekli katkıyı sağlayamadı.”