Özgür Özel’ “BU ÜLKEYİ UÇURUMDAN AŞAĞI YUVARLAMAYA HAKKIN YOK”

CHP, ‘Millet İradesine Sahip Çıkıyor’ mitinglerine devam ediyor. CHP’nin İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, Ekrem İmamoğlu’nun mesajını okudu. İmamoğlu “Baskıyla, zorbalıkla, kara propagandayla milletimize boyun eğdirmeye çalışanlar asla başaramayacaklar. Bu millet 7 düvele boyun eğmemiş, sandıktan kaçanlara, milli irade hırsızlarına mı boyun eğecek. Elbette boyun eğmeyeceğiz” ifadelerini kullandı. CHP lideri Özel yaptığı konuşmada “Benim baklava kutusuna tahammülüm yok. Ama senin ayakkabı kutularından sabıkan var. 17-25 Aralık’ta bakanların evlerinden ayakkabı kutularıyla para çıkarken, senin arkadaşların ‘Bunları Yüce Divan’a yollayalım’ derken, onları vermeyen, hırsızını bile savunan, onları Yüce Divan’a yollamayan, Yüce Divan’a yollamak isteyip, ‘Hırsızlık yapan kardeşim olsa kolunu keserim’ diyen Başbakan’ın kafasını koparan sensin. Hırsızına sahip çıkan sensin” dedi.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), İBB Başkanı ve partinin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasıyla başlattığı ‘Millet İradesine Sahip Çıkıyor’ mitinglerine devam ediyor.
Söz konusu miting Sancaktepe Sarıgazi Demokrasi Caddesi’nde yapılırken, yurttaşlar alanda toplandı.
CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, Ekrem İmamoğlu’nun mesajını okudu. İmamoğlu’nun Sancaktepe’ye mesajı şu şekilde:
“Sevgili Sancaktepeliler, yüreği adalet ve ülke sevgisiyle çarpan, değerli hemşerilerim; 2019’dan bugüne İstanbul’da nelerin değiştiğini sizler çok iyi biliyorsunuz. İnsana saygı duyan, yaşadığı şehre özen gösteren, dürüst ve adil bir yönetim iş başına gelince, İstanbul, her alanda çok büyük ilerlemeler kaydetti. İstanbul tarihinde görülmemiş büyüklükte yatırımlar yaptık. İstanbullular; gerçek hizmetle, doğru icraatla tanıştı. İstanbul, adaletin ve hürriyetin kök salıp güçlendiği bir şehir olma yoluna girdi. Bütün bu çabalarımızın karşılığını, 2024 seçimlerinde aldık. Yalnız İstanbul’da değil, ülkenin dört bir yanında milletimiz, Cumhuriyet Halk Partisi’nin halkçı ve icraatçı belediyeciliğine çok güçlü bir destek verdi. Milletimiz ülkeyi yönetmesini istediği yeni iktidarın adını o gün koydu. Türkiye, o günden, 31 Mart 2024’ten bu yana, millet desteğini yitirmiş bir iktidarın millete rağmen ayakta kalabilmek için yaptıklarının bedelini ödüyor. İktidar hukuk dışına çıktıkça; ekonomik, siyasi, idari, hukuki krizler daha da derinleşiyor. Herkes daha yoksul daha güvencesiz hale geliyor. Ülkemiz dünyada güç ve itibar kaybediyor.”
“MİLLETİN VİCDANINDA ŞÜPHELİ OLANLAR İKTİDARDAKİLERDİR”
“Sevgili hemşehrilerim; vatandaşların şehirlerini emanet ettiği, değerli belediye başkanı arkadaşlarım Zeydan Karalar’a, Muhittin Böcek’e, Abdurrahman Tutdere’ye, Ahmet Şahin ve Tunç Soyer’e reva görülen muamele, iktidarın milli iradeyi gasp etme girişimlerinin yeni bir örneğidir. Tamamen siyasi amaçlarla kurgulanmış, hukuki temelden yoksun, bin bir haksızlık ve zorbalıkla yürütülen bu soruşturmalarda, bizler, kendimizi aklamak zorunda değiliz. Asıl kendini aklaması gerekenler, yargıyı talimatla çalışır hale getirenler, iftiraların, gizli tanıkların arkasına gizlenerek kendileri için muhalefetsiz bir ülke yaratma hayali kuranlardır. Bizler değil, aylardır ortaya bir iddianame bile koyulamamışken bizleri suçlu ilan edenler, hiçbir sebep yokken bizleri tutuklayanlar kendilerini aklamak zorundadır. Milletin vicdanında şüpheli olanlar iktidardakilerdir. Baskıyla, zorbalıkla, kara propagandayla milletimize boyun eğdirmeye çalışanlar asla başaramayacaklar. Bu millet 7 düvele boyun eğmemiş, sandıktan kaçanlara, milli irade hırsızlarına mı boyun eğecek. Elbette boyun eğmeyeceğiz.”
“KENDİ İKTİDARLARINI SÜRDÜRMEKTEN DAHA ÖNEMLİ HİÇBİR DERDİ OLMAYANLAR…”
“Milletin iradesine değil, ele geçirdikleri devletin gücüne güvenenler yine kaybedecekler. Çünkü karşılarında siz varsınız, millet var. Kendi iktidarlarını sürdürmekten daha önemli hiçbir derdi olmayanlar, milletin vicdanına, 86 milyonun kardeşliğine yenilecek. Bizler kazanacağız. ‘Herkes için, her yerde, önce adalet, önce hürriyet’ diyenler kazanacak. Hayatın her alanında adaletsizliğin kol gezdiği, hak ve hürriyetlerin güvence altında olmadığı bir ülkede kimse geleceğinden emin olamaz. Bizim davamız, bu ülkede yaşayan herkes için, her yerde, önce adaleti, önce hürriyeti sağlamaktır. Adalet ve hürriyet temeli üzerinde kuracağımız toplumsal birlik ve bütünlük, bütün dertlerimizin çaresi, geleceğimizin garantisidir. Hücremden, demir parmaklıkların, duvarların, tel örgülerin ardından kendim ve ülkem için tek bir talebim var: ‘Herkes için, her yerde, önce adalet, önce hürriyet.’ Kalın sağlıcakla. Ekrem İmamoğlu.”
“EKREM BAŞKANI ALACAĞIZ, BİZ KAZANACAĞIZ”
CHP lideri Özgür Özel’in konuşmalarından satır başları şu şekilde:
“19 Mart darbesine direndiğimiz yedi gün, yedi gecelik büyük direnişten sonra, Saraçhane’den sonra, köprüyü geçip Maltepe’den 2 milyon 200 bin kişiyle Anadolu’ya açıldıktan sonra bir çarşamba burada, bir hafta sonu Anadolu’nun bir güzel kentinde yaptığımız büyük mitinglerden, buluşmalardan sonra bugün Sancaktepe çağırdı bizi. Mitinge değil, eyleme çağırdı. Gözün görebildiğine dolu burası. Buradan Türkiye’ye sesleniyorum. Bu taraf Atatürk Mahallesi, bu taraf İnönü Mahallesi, bu cadde Demokrasi Caddesi. Partimizin tarihinin onur nişanesi. Cumhuriyet’i kuranlar, çok partili rejimi getirenler, Türkiye’ye demokrasiyi, sandığı getirenlerle ne kadar övünsek azdır Cumhuriyet Halk Partisi olarak, Türkiye olarak. Bu tarafta Demokrasi Caddesi’nin son noktasına kadar, bu tarafta aslında mitingin planlanmadığı alanda bir o kadar daha. İki tarafa da sığamayanlar, ara sokakta bir miting daha yapıyorlar orada. Bugün bu meydanda şüphesiz milletin ta kendisi var. Asgari ücretle geçim kavgası veren işçiler burada. Açlık sınırının altında ezilen emekliler burada. Gelecekten ümidini kesmiş ama iktidarın değişme umuduna tutunmuş gençlerimiz burada. Sancaktepe’de bütün demokratlar; sosyal demokratlar, muhafazakar demokratlar, milliyetçi demokratlar, liberal demokratlar, sosyalist demokratlar, Kürt demokratlar hepsi birden omuz omuza, yan yana bu meydandalar. 112 gündür adalet ve demokrasi mücadelesi veriyoruz. 112 gündür bir darbeye karşı direnme hakkımızı kullanıyoruz. Karşımızdakiler milletten korkuyorlar. Sandıktan korkuyorlar. Meydanlardan, sokaklardan korkuyorlar. Onlar sokağa çıkamıyorlar. Pazara gidemiyorlar. Hatırınızı soramıyorlar. Ülkenin kötü gidişine engel olamıyor, hesap vermeye gelince sizden bucak bucak kaçıyorlar. İşte biz; haklılar, güçlüler, hem sesi çıkanlar, hem de aslan gibi yüreğiyle bu meydanlara koşanlar, onlara sesleniyoruz. Bu milletten kaçamazsınız. Bu darbeyi sürdüremezsiniz. Adayımızı esir tutamazsınız. Ekrem Başkan’ı alacağız, iktidarı alacağız. Millet kazanacak, halk kazanacak, biz kazanacağız. ‘Cumhurbaşkanı İmamoğlu.’ Helal olsun hepinize. Elinize, emeğinize, yüreğinize, dilinize sağlık. Ben bugün akşam saat 16.30 gibi Ekrem Başkan’ın yanındaydım. şöyle dedi: ‘Benim için Beylikdüzü neyse Sancaktepe de aynısıdır. Benden Sancaktepe’ye çok selam.’ ‘Orada beni çok severler. O Demokrasi Caddesi bu akşam dolar Genel Başkanım’ dedi. Şimdi izliyor. Ben de şöyle söyleyeyim. O cadde dediğiniz gibi dolmuş Ekrem Başkanım. Ama arkada bir miting meydanı daha olmuş.”
“BÖYLE BİR İHMALİ BİR TÜRLÜ İÇİMİZE SİNDİREMİYORUZ”
“Sancaktepe’nin güzel insanları, heyecanımız yüksek, enerjimiz yüksek. Ama memleketin durumu hiç parlak değil. Bilhassa geçtiğimiz günlerde aldığımız bir haber… Biraz önce ben buraya doğru gelirken ekrandan sizleri izliyordum. İl başkanımız buraya şanlı bayrağımızı açtılar. 12 şehidimiz için saygı duruşunda bulundunuz, İstiklal Marşımızı okudunuz. Ben de şehitlerimize Allah’tan rahmet, milletimize ve ailelerine başsağlığı diliyorum. Ancak böyle bir ihmali bir türlü içimize sindiremiyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi olarak 19 askerimizin bir mağaraya sokulup, metan gazından 12’sinin hayatını kaybetmesini; ordumuzun envanterinde insansız araçlar, robotlar varken, oraya ölçüm cihazlarının çok önceden gitmesi gerekirken, evlatlarımızda gaz maskesi, oksijen tüpünün olması gerekirken, bunların bir kısmının ihmal edildiği, tedbir alınmadığı ve boşu boşuna 12 aslan parçasını kaybettiğimizi düşündükçe bunu bir türlü içimize sindiremiyorum. Bir metan gazı ölçüm dedektörünün sadece bin 100 lira olduğu noktada bu büyük ihmali asla kabul etmiyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi bunu sonuna kadar araştıracak. Milletimize söz veriyoruz. Mehmetçiğin canını hiçe sayanlardan mutlaka hesap soracağız.”
“EKONOMİ GÜN GEÇTİKÇE DİBE DOĞRU SÜRÜKLENİYOR”
“Maalesef bu beceriksiz iktidarın elinde ekonomimiz gün geçtikçe dibe doğru sürükleniyor. 13,5 milyon işsizimiz var, son 10 yılın en kötü durumu. Ve maalesef ne eğitimde, ne istihdamda olan ev genci olarak nitelendirilen gençlerimizin sayısı 4,5 milyonu buldu. Bu rakamlar Avrupa’da bunun çok çok altındayken Avrupa bunu dert ediyorken Türkiye’de annesinin babasının avucuna bakan, ondan alacak harçlığa bakan, yaşı geçmiş, işi de olmayan, okulda da olmayan gençlerimiz var. Bugün uzun uzun Silivri’deki arkadaşlarla çalışırken Ekrem Başkan’la konuşurken bu seçimi, yaklaşan seçimi en çok arkadaşlarımızın özgürlüğü için değil, kendimiz için değil, ama bu ülkenin yoksulları için, işsizleri için, gençleri için, yasaklardan da bıkmış, yoksulluktan da bıkmış, işsizlikten de bıkmış gençleri için bu partinin bir an önce iktidar olması için, bu yolu yürümenin ne kadar önemli olduğunu konuştuk. Buradan Türkiye’nin hangi görüşten olursa olsun, hangi mezhepten, hangi inançtan, hangi etnisiteden olursa olsun Türkiye’nin bütün gençlerine söz veriyoruz: Sizi bu yasaklardan da, bu yolsuzluktan da bu yolsuzluktan da AK Parti’nin ‘kaldıracağım’ deyip gelip, iyice berbat ettiği bu Türkiye’deki tüm olumsuzluklardan kurtaracağız. Cumhuriyet’in bundan sonraki dönemi yüzyıl öncesinde olduğu gibi gençlerini kucaklayan ve gençleriyle birlikte yarınlara taşınan bir Cumhuriyet olacak. Söz veriyoruz sizlere.”
“150 MİLYAR DOLAR GİTTİ, PARAMIZ PUL OLDU”
“Şimdi bu 19 Mart darbesini yapmanın faturası iyice netleşti. 150 milyar dolarımız gitti. Ve sadece bunu Ekrem Başkan’dan kurtulmak için harcadılar. Bu öyle bir para ki, meydan meydan gezip asgari ücretin 30 bin 250 lira olmasını söylüyoruz ya. Bunun için lazım olan işveren destek payının tam 120 katı. Emekliye verdikleri zammın tam 150 katı. Erdoğan 6 Şubat depreminin yarattığı tahribatın ekonomiye getirdiği yükün 1,5 katı. 86 milyonun cebinden 70’şer bin lira alan, yanlış duymadınız her birimizin cebinden 70’şer bin lira alan bir darbe bu. Her birimizin, örneğin bu ara sokakta bizi dinleyen yüzlerce vatandaşımızın her birinin cebinden 10’ar çeyrek altın çalan bir darbe bu. Bu para, maaşlara zam olarak gelmediği gibi; bu para yüzünden, bu paranın kaybı yüzünden ürünlere zam geliyor, yeni vergiler geliyor. Ağır faiz yükleri oluyor. Göremediğimiz, alamadığımız hizmete para bulamazken bunlar, darbeye para buluyorlar. Eğer bu 6 trilyon lirayı Ekrem Başkan’a darbe yapmakta kullanmayıp, bu parayı doğru yere, size, Sancaktepe’ye, buradaki emekliye, asgari ücretliye harcasalardı örneğin 13 milyon işsizimize verilse, bugün işsiz gezen herkese 40’ar bin lira maaş bağlayabilirdik. 6 milyon yoksul aileye öyle sadaka gibi yardım değil, 83’er bin lira maaş bağlayabilirdik. 2,3 milyon çiftçinin bütün borçlarını siler, borçlarının iki katı kadar parayı hibe olarak verebilirdik. 2,2 milyon esnafımıza 2,5’ar milyon karşılıksız hibe verebilirdik. Kredi değil, hibe verebilirdik. 1,7 milyon öğrencimize üniversite bursu diye 3 bin lira değil, tam 73’er bin lira verebilirdik. Ama bu parayı sizin mutfağınızdan, sizin cüzdanınızdan alan, bu parayı darbeye harcayanlar doları 40 lira yaptılar. Bugün doları 40 lira yapanlar ilk Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi geldiğinde, dolar 3,2 liraydı, ‘1 dolar = 1 lira olacak’ dediler. Bugün 1 dolar 40 lira oldu. Paramız pul oldu. Ama parayı pul olmaktan kurtaracak, yoksulluğu kader olmaktan kurtaracak, gençleri işsizlikten kurtaracak, bu ülkeyi 100 yıl sonra bir kez daha kurtaracak ve bir kez daha kalkındıracak biri var derseniz, o birisinin adı…. Bu ülkeyi yüzyıl sonra kurtaracak olan yine Türkiye’nin birinci partisi, Cumhuriyet Halk Partisi. Ve bu ülkeyi iktidar yaparken, son Cumhurbaşkanı gibi çiftçiye ‘Al ananı da git’ diyen değil ‘Çiftçi, köylü milletin efendisidir’ diyen bu milleti baş tacı yapacak olan, yüzleri güldürecek olan Cumhurbaşkanı Adayımızın adı da Ekrem İmamoğlu. Bugün onun yanında buraya çok sevgi getirdik, gençler iyice havanın karardığını görüyorlar. Telefon ışığıyla beni uyarıyorlar. ‘İstanbul’un bugüne kadar yapılmış drone üzerinden en muhteşem görüntüsünü biz vermeye hazırız, Ekrem Başkan’a, yiğidim aslanıma klibi bir de Sancaktepe’den biz çekelim’ diyorlar. Bu drone’u çok seviyorum, çok becerikli de bir operatörü var. Bu sefer en uzağa kadar git, hepimizi birden bir al geç bakalım böyle. Ekrem Başkan canlı yayında izlesin. Yiğidim aslanım gelsin mi? Haydi bakalım.”
“HIRSIZINA SAHİP ÇIKAN SENSİN”
“Arkadaşlarımıza her türlü iftirayı attıranlar, ‘bir suç örgütü lideri’ diye tanımladıkları Aziz İhsan Aktaş’a dönüp bu sefer Adıyaman’a, bir ortağı üzerinden Adana’ya ve çeşitli belediyelerimize iftirada bulundurdular. Rakamları çıkardık. Bu itirafçı dedikleri iftiracı şimdi evinde, yazlığında keyif çatıyor. Güya bu suç örgütü lideri ama o dışarıda, iftira attıkları içeride. 388 ihale almış; 300’ünü AKP’lilerden, 88’ini bizden almış. Oysa belediyelerin yüzde 65’i bizde. Ama ihalelerin yüzde 77’sini AK Parti’den almış. Bugün Erdoğan çıkmış grup toplantısında ‘Yolsuzluk yapan ırak olsun, hırsızlık yapan bizden değildir’ diyor. Erdoğan, eğer hırsızlık yapan ırak olacaksa, senin bu ülkeden ırak olman lazım. Utanmadan, sıkılmadan bugün çıkmış Cumhuriyet Halk Partisi’ne baklava kutularından bahsediyor. Ben baklava kutusunu gördüm, derhal harekete geçtim. İki müfettiş görevlendirdim. ‘Taviz yok’ dedim, ‘Gereğini yaparız’ dedim. Benim baklava kutusuna tahammülüm yok. Ama senin ayakkabı kutularından sabıkan var. 17-25 Aralık’ta bakanların evlerinden ayakkabı kutularıyla para çıkarken, senin arkadaşların ‘Bunları Yüce Divan’a yollayalım’ derken, onları vermeyen, hırsızını bile savunan, onları Yüce Divan’a yollamayan, Yüce Divan’a yollamak isteyip, ‘Hırsızlık yapan kardeşim olsa kolunu keserim’ diyen Başbakan’ın kafasını koparan sensin. Hırsızına sahip çıkan sensin. Ayakkabı kutusuyla bu devleti rezil eden, bu milleti soyan sensin Erdoğan. Buradan büyük bir özgüvenle söylüyorum. Hırsızlık yapan, rüşvet alan, devleti zarara uğratan kim varsa Cumhuriyet Halk Partisi’nde yeri yoktur. Ama senin iftiracılarına kurban edeceğimiz, feda edeceğimiz bir tane de arkadaşımız yoktur. Bunu böyle bil. Eğer yanlış yapan varsa cezasını çekecek. Ama hırsızına sahip çıkan, ayakkabı kutularına sahip çıkan, ‘Babacığım babacığım paraları sıfırlayamadım’ diyen oğluna fırça atan, bu millet seni unutmadı. Gün gelecek o defterleri açacağız. O bakanları da ona sessiz kalanları da Yüce Divan’da yargılayacağız. Ant olsun.”
“BU ÜLKEYİ UÇURUMDAN AŞAĞI YUVARLAMAYA HAKKIN YOK”
“Madem ki patron millet, madem ki her şeyin başı sonu milletten alınacak oydur. Madem ki demokrasi budur. Bizden, milletten, seçmenden, sandıktan kaçamazsın. Sen bir şey söyledin, biz bir şey söyledik. Sen gaza bastın, biz gaza bastık. Sen durmadın, biz durmadık. Artık bu ülkeyi uçurumdan aşağıya yuvarlamaya hakkın yok. Dur. Felaketi durdur. Kararı millet versin. Hodri meydan. Bu vakitten sonra yeni tutuklamalar, yeni operasyonlar, uzayan yargılamalar; milleti daha fakir yapmaktan, Türkiye’yi dünyadan koparmaktan, bu ülkeyi bir felakete sürüklemekten başka bir işe asla yaramaz. Bunun için 2 Kasım için açıkça çağrıda bulunuyoruz. Ve bak Erdoğan ne diyor sana bu meydan? Ey Erdoğan, sandığı getir, adayımı bırak. Sandığı önümde, adayımı yanımda istiyorum. Hepinizi çok seviyorum, iyi ki varsınız. Hepinizi çok seviyoruz, iyi ki varsınız. Hiç az değiliz, hiç moralsiz değiliz, asla kaybeden biz değiliz. O her akşam uykusundan bu meydanların sesiyle uyanırken, o her akşam uykuya yatarken, bir yandan bu meydan onun uykularını kaçırırken Ekrem Başkan ve arkadaşlarımız hücrede içleri rahat, yerin yedi kat üstünde. O sarayda ama korkudan yerin yedi kat dibinde. Biz haklıyız, biz güçlüyüz, biz kazanacağız. Bir işi kazanmak için ahlaki üstünlük lazım. O da bu meydanda. Psikolojik üstünlük lazım. O bu meydanda. Çoğunluk enerjisi lazım. O bu meydanda. Bizde, hepimizde. 2 Kasım’da yapılacak bir seçim için kolları sıvamaya, iktidara yürümeye, seçimden kaçarlarsa kampanyayı sürdürmeye, gerekirse ülke tarihinin en uzun, en kararlı, en inatçı seçim kampanyasını yürütmeye var mısınız? Var mısınız? Var mısınız? Var mısınız? O zaman hep beraber yürüyelim arkadaşlar.”
-
Torba yasa ile emekliler ve turizm çalışanlarına yönelik düzenlemeler
-
Şehit Üsteğmen Nuri Melih Bozkurt 3 yıldır bulunamıyor
-
CHP’li Şile Belediyesi’ne operasyon…
-
Bütçe açığı büyüyor, Ankara ve İstanbul’da merkezi noktalardaki taşınmazlar özelleştirilecek
-
Özgür Özel’ “BU ÜLKEYİ UÇURUMDAN AŞAĞI YUVARLAMAYA HAKKIN YOK”
-
DEM Parti’den Selahattin Demirtaş hakkında TBMM’ye başvuru