Narin Güran davasında ikinci gün sona erdi
Diyarbakır, Tavşantepe Köyü’nde katledilen Narin Güran (8) cinayetine ilişkin, tutuklu sanıklar annesi Yüksel, ağabeyi Enes ve amcası Salim Güran ile Nevzat Bahtiyar’ın ‘İştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürme’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle yargılandığı davanın dün başlayan ilk duruşması, bugün de devam etti. İşte dakika dakika yaşananlar…
Bağlar ilçesi kırsal Tavşantepe Mahallesi’nde 21 Ağustos’ta kaybolduğu izlenimi verildikten sonra arama çalışmalarının 19’uncu gününde dere yatağında çuvalda, üstü 30, 25 ve 20 kilo ağırlığındaki 3 taşla kapatılıp çalılıklarla gizlenmiş cansız bedeni bulunan Narin Güran cinayetine ilişkin davanın ilk duruşması, dün 8’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
‘İŞTİRAK HALİNDE ÇOCUĞA KARŞI KASTEN ÖLDÜRME’
Soruşturma kapsamında, tutuklu 12 şüpheliden 4’ü hakkında, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, aracında Narin’e ait DNA ve kıl örneği bulunan amcası Salim Güran, annesi Yüksel Güran ve ağabeyi Enes Güran ile gözaltına alındıktan sonra cesedi dere yatağına taşıdığını itiraf eden komşuları Nevzat Bahtiyar’ın HTS ve baz istasyonu kayıtlarına göre, olay anında aynı evde olduğunun tespit edildiği belirtilerek, ‘İştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürme’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istendi.
BAKANLIK VE DİYARBAKIR BAROSU ‘MÜŞTEKİ’ SIFATIYLA DURUŞMADA
Mahkeme Narin’in babası Arif Güran’ın ‘müşteki’, aralarında tutuklu sanıkların da bulunduğu 21 kişinin ise ‘tanık’ sıfatıyla katılması için ‘zorla getirme’ kararı çıkarıldı.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile Diyarbakır Barosu da ‘müşteki kurum’ sıfatıyla duruşmaya davet edildi.
‘NARİN GÜRAN’I BOĞMAK SURETİYLE ÖLDÜRDÜKLERİ ANLAŞILMIŞTIR’
İddianamede tutuklu sanıklar için şu ifadelere yer verildi:
“Dosyada bulunan kamera görüntüleri, ifade tutanakları, adli tıp raporları, olay yeri inceleme raporları, HTS kayıtları, HTS daraltılmış baz analiz raporu, kriminal raporlar, görüşme kayıtları, cep telefonları üzerinde yapılan inceleme neticesinde elde edilen veriler, kolluk tutanakları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde izah olunan ve çelişkileriyle ortaya konulan sebeplerle şüpheliler soruşturmanın en başından itibaren çelişkili, hayatın olağan akışına aykırı, toplum düzeninin ve aile yaşantısının getirdiği genel kurallar ve teamüllere aykırı tutum ve davranışlar içerisinde olmuşlardır.
İlk günden itibaren kayıp çocuk olarak ihbarda bulunarak ve Narin Güran’ın son görüldüğü saate ilişkin çelişkiler yaratarak bulunmasını ve olayın ortaya çıkmasını engelledikleri tespit edilmiştir.
21 Ağustos günü saat 15.11 sıralarında kamera açısına son kez giren ve evine doğru çıkan patikaya yönelen Narin’in eve ulaştığı saatte dosya kapsamında bulunan HTS analiz raporları, dar alan baz çalışmasına ilişkin bilirkişi raporu dikkate alındığında, tüm şüphelilerin ikamette bulunduğunun net bir biçimde ortaya konulması karşısında zaman ve mekan birliği içerisinde olan şüphelilerin fikir ve eylem birlikteliği içerisinde iştirak iradesiyle hareket ederek, öldürme eylemi üzerinde ortak hakimiyet kurarak belirlenemeyen bir sebep ve saikle Narin Güran’ı boğmak suretiyle öldürdükleri ve üzerlerine atılı suçu müşterek fail olarak işledikleri hususunda yeterli şüphenin oluştuğu kanaatine varıldığı anlaşılmıştır. Bu nedenle şüphelilerin üzerlerine atılı ‘İştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürme’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis ile cezalandırılmasına karar verilmesi talep olunur.”
İLK GÜN 4 SANIK, 2 TANIK DİNLENDİ
Dosyanın kapsamlı ve tarafların sayısının fazla olması nedeniyle, muhtemel olayların önüne geçilebilmesi için duruşma salonunda, önünde ve adliye çevresinde gerekli güvenlik önlemlerinin alınması için müzekkere yazan mahkemenin talebi üzerine 6 Kasım’da adliyenin çevresi bariyerlerle kapatıldı.
Dün saat 09.00’da başlayan ilk duruşmada tutuklu sanıklar, yoğun güvenlik önlemleri altında adliyeye getirildi. Duruşmada önce Nevzat Bahtiyar’ın, ardından da sırasıyla Enes, Yüksel ve Salim Güran’ın ifadeleri alındı.
Sanıkların ifade işlemlerinin tamamlanmasının ardından, Narin’in babası Arif Güran tanık olarak dinlendi. Ardından da Nevzat Bahtiyar’ın eşi Gazal Bahtiyar dinlendi. Mahkeme başkanı, saat 23.00 sıralarında duruşmayı bugün saat 09.00’a erteledi.
NARİN GÜRAN CİNAYETİ DAVASINDA 2. GÜN
Bugün devam edecek duruşma öncesi tutuklu sanıklar, yoğun güvenlik önlemleri altında yeniden adliyeye getirildi.
İşte dakika dakika Narin Güran cinayeti davasının 2. gününde yaşananlar…
BARAN GÜRAN ‘TANIK’ OLARAK DİNLENİYOR
Mahkeme Başkanı salona giriş yaptı. Enes Güran tek bir jandarma eşliğinde salona getirildi. Yüksel Güran, 2 kadın jandarma ile salona getirildi. Salim Güran ve Nevzat Bahtiyar da jandarma eşliğinde salona getirildi.
Gazeteci Rojda Altıntaş‘ın sosyal medyadan aktardığına göre; mahkeme başkanı, Baran Güran’ın tanık olarak içeri çağrılmasını istedi.
Mahkeme başkanı, Baran Güran’a tanıklık yapıp yapmak istemediğini sordu. Baran Güran, “İstiyorum” dedi.
Mahkeme Başkanı: “Narin kızımızın kaybolduğunu ne zaman öğrendin?”
Baran Güran: “Akşam 8 sıralarıydı.”
Mahkeme Başkanı: “Bu olaylardan sonra aile kendi arasında toplantılar yapmış, amcalarınız eve kamera kurmuş, ne diyorsun?”
Baran Güran: “Sayın hakim, gizli toplantı herkesin göreceği yerlerde mi yapılır? Bazen bakanlar geliyordu köye, misafirleri çıkarıyorduk. Kimseyle toplantı olmadı. Özel bir toplantı olsaydı köyde yapılmazdı.”
Mahkeme Başkanı: “Peki, kadınlar kavgası var mı?”
Baran Güran: “Orada değildim.”
Mahkeme Başkanı: “Kadınların neden kavga ettiği konusunda bilgi sahibi misin?”
Baran Güran: “Küçük bir melek söz konusu olduğu için gerginlik çoktu.”
Mahkeme Başkanı: “Bu olay ‘siz her şeyi biliyorsunuz, susuyorsunuz’ konusundan değil mi?”
Baran Güran: “Bence değil, orada masum bir çocuk var.”
NAHİT EREN’DEN BARAN GÜRAN’A SORULAR
Diyarbakır Barosu Eski Başkanı Nahit Eren, Baran Güran’a sordu:
“Dün Salim Güran bana ‘Sen neyin peşindesin?’ dedi. Ben neyin peşindeyim? Hayatım boyunca unutamayacağım o kokuyla (Narin’in cansız bedeninden bahsediyor) getirildiği hale karşı mücadele içindeyim. Ben bunu neden anlatıyorum Baran? Sana teşhis yaptıracaklar Baran. İstemedim. Seni Narin’i öyle görmeni istemedim. Sen o kokuyu alıyordun değil mi?”
BABA ARİF GÜRAN YİNE ‘FENALAŞTI’
Tanıkların dinlendiği mahkeme salonunda eski Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren tanık Enes Baran’a soru sorduğu esnada baba Arif Güran fenalaştı.
Baba Arif Güran, “Kızımdan bahsederek anlatmayın. Yeter. Allah için. Yeter yeter yeter. Gözümün içine baka baka anlatıyorlar” diyerek sinir krizi geçirdi.
Arif Güran “Beni öldürün” diye bağırdı ve salondan çıkarıldı. Aile bireyleri tepki gösterdi.
MAHKEME SALONUNDA GERİNLİK
Mahkeme salonunun çok gergin olduğu ve Nahit Eren’e aile yakınlarının tepki gösterdiği öğrenildi. Mahkeme Başkanı, tutuklu olmayan aile yakınlarının yanına doğru gitti ve salonu sakinleştirmeye çalıştı.
Mahkeme Başkanı “Benim derdim adaleti ortaya çıkarmak. Dün kamera dediniz, onu yazacağım” dedi. Sanık avukatları, Nahit Eren’e tepki gösterdi.
NAHİT EREN: ÖZÜR DİLİYORUM
Mahkeme Başkanı, “Kimseyi salondan çıkarmak istemiyorum” dedi. Diyarbakır Barosu avukatları, Nahit Eren’e gösterilen tepkiye, yanıt verdi; “Yanlış bir şey yapılmadı.”
Nahit Eren, tekrar söz aldı, “Duygusal ve manevi bir tepki olduğunu dileyerek özür diliyorum” dedi ve tekrar Baran Güran’a soru sormaya başladı.
Nahit Eren: “Biz Narin’in köyde defnedilmesini istemiyorduk. Sen o zaman ne dedim?”
Baran Güran: “Ben köy dışında bir yere defnedilmesini istemiyorum dedim.”
Nahit Eren: “Ben sana söyleyeyim, ne dediğini?”
Baran Güran: “Ne dedim?”
Nahit Eren: “Bu konuda benim ve babam dışında başkası söz hakkı söyleyemez dedin.”
Baran Güran: “Evet, doğru dedim.”
Nahit Eren: “Aile büyüğü biziz, biz karar veririz dedin yani?”
Bu sırada baba Arif Güran, ağlayarak 5 dakika dışarı çıkıp gelmek için müsade istedi.
Diyarbakır Barosu’ndan avukatlar, Baran Güran’a sordu:
“Bir beyan var, ‘5 saat aradık, bulamadık Narin’i.’ Neden böyle dedin?”
BARAN GÜRAN: “1 SAATTİR KAYIP DESEM İLGİLENMEZLER DİYE DÜŞÜNDÜM”
Baran Güran: “1 saattir kayıp desem, ilgilenmezler diye öyle dedim.”
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Avukatı, Baran Güran’a sordu:
Avukat: “Arama çakışmaları oldu. 19 gün kardeşin aranıyor, yanlış yönlendirme tutanakları var. Bu konuda ne düşünüyorsun?”
Mahkeme Başkanı araya girdi: “Avukat Bey, şunu sormak istiyor: Çelişkileri plan dahilinde mi yaptınız?”
Baran Güran: “Benim ailem hayatım boyunca karakol görmedi. Bunları neden kimse konuşmuyor?”
BARAN GÜRAN’A ‘ENES’ SORUSU: ‘KOLUNU ISIRMIŞ…’
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Avukatı, Baran Güran’a sordu:
Avukat: “Enes madde kullanıyor muydu?”
Baran Güran: “Hiç öyle bir şeye şahit olmadım. Kimseyle kavga bile etmezdi.”
Avukat: “Ama kolunu ısırmış.”
Baran Güran: “Ben de kafamı vurdum, gördünüz mü?”
Barolar Birliği’nden Baran Güran’a soru: “Olaydan önce Narin’e Nevzat’ın harçlık verdiği doğru mu?”
Baran Güran: “Köylülerden duydum.”
Mahkeme Başkanı araya girdi: “Çingeneler konusu gibi mi?”
Baran Güran: Köyden duyduk.
BARAN GÜRAN DA NEVZAT’I SUÇLADI: ’50 CİNAYET İŞLEMİŞ GİBİ SOĞUKKANLI’
Barolar Birliği: “Babanla ve Nevzat arasında araç tartışması oldu mu?”
Baran Güran: “Oldu, ben şahittim. Nevzat sesini yükselterek, ‘Parayı vermiyorum’ dedi. Sonra babam ona bağırınca Nevzat kekelemeye başladı, babam ona kızdı. Babamla kötü bir üslupla konuşuyordu, ben ona orada saldıracaktım.”
Barolar Birliği: “Sence Nevzat bu tartışma için bunu yapmış olabilir mi?”
Baran Güran: “Yapabilir çünkü 50 cinayet işlemiş gibi soğukkanlı.”
“OSMAN TELEFONU KIRDI, BEN KAFAMI BİLE DUVARA VURDUM”
Yüksel Güran’ın avukatı, Baran Güran’a sordu:
“Siz de olayı öğrenince kendinize zarar verdiniz. Enes de öyle. Diğer kardeşlerinizden böyle olan oldu mu?”
Baran Güran: “Osman telefonu kırdı, ben kafamı bile duvara vurdum. Annem üzülmesin diye gece dama gidip yalnız ağlardım.”
Mahkeme Başkanı araya girdi: “Baran, az önce Nevzat soğukkanlı dedin, para vermiş dedin, o zaman neden şüphelenmedin?”
Baran Güran: “Köy ortamı olduğu için şaşırmadım.”
Mahkeme Başkanı: “Tamam, normal, gelip dini bakış açısıyla çocuk sevindirmek için para verebilir ama sen şimdi soğukkanlı diyince sana şimdi soruyorum.”
Baran Güran: “Kendisi cinayet işledim diyor zaten.”
Mahkeme Başkanı: “Hayır demiyor, ortadan kaldırdım diyor.”
“SALİM, ENES’İ DÖVDÜ MÜ HİÇ?”
Enes Güran’ın avukatı, Baran Güran’a sordu:
“Salim Güran, Enes’i dövdü mü hiç?”
Baran Güran: “Bilmiyorum.”
Avukat: “Yaramazlık olunca peki?”
Baran Güran: “Yaramazlık olursa bilmiyorum.”
Avukat: “Salim Güran’ın böyle yeğenlerini dövme durumu var mı?”
Baran Güran: “Yok.”
Avukat: “Enes annesi ve amcasını öyle görse ne yapardı Baran?”
Baran Güran: “Kafasına sıkardı.”
Avukat: “Narin’in ölümünü saklar mıydı?”
Baran Güran: “Asla.”
Avukat: “Enes, öyle görünce silah olmasa bıçaklardı.” (Salim’i kastediyor)
NARİN’İN KUZENİ OSMAN, HAKİM KARŞISINDA
Baran Güran yerine gönderildi. Narin’in kuzeni Osman Güran, tanık olarak konuşacak.
BABA ARİF GÜRAN HASTANEYE KALDIRILDI
Öte yandan, Nahit Eren’in konuşması sırasında fenalaşan baba Arif Güran, ambulans ile hastaneye kaldırıldı.
Mahkeme Başkanı, “Arif Güran tedbir amaçlı hastaneye kaldırıldı, bir problem yok” dedi.
OSMAN GÜRAN’A ‘KIRMIZI TERLİK’ SORUSU
Mahkeme Başkanı, Osman Güran’a sordu:
“Osman Bey, tanıklık yapmak zorunda değilsiniz. Bu hakka sahipsiniz. Tanık olmak ister misiniz?”
Osman Güran: “İstiyorum.”
Mahkeme Başkanı: “Evet, Osman Bey, sizi dinliyorum. Olay gününü anlatın.”
Osman Güran: “Ben sadece Enes ile o gün görüştüm. Patikadan yengem seslendi, Narin kayboldu diye. O gün öncesinde Enes’i görmedim. Ben şehir merkezinde kalıyorum. Enes ile kaybolduğunu anladığımız zaman görüştük. Sohbetimiz olmadı ama aynı ortamdaydık.”
(Mahkeme heyeti kendi arasında konuşuyor)
Mahkeme Başkanı: “Terlik konusunu açar mısın?”
Osman Güran: “Arabada kırmızı terlik gördüm, bu kimin dedim, Baran’a fotoğrafını attım.”
Mahkeme Başkanı: “Terliği ne zaman buldunuz?”
Osman Güran: “Ya ertesi gün ya sonra…”
Savcı, Osman Güran’a soruyor: “‘6 kez o yolu kullandım ama görmedim’ dedin mi?”
Osman Güran: Evet ama görmemiştim.
Diyarbakır Barosu’ndan bir avukat, Osman Güran’a sordu:
“Muhammet o terliği ne zaman bulduğunu söyledi?”
Osman Güran: “Yarım saat önce bulduğunu söylemişti.”
Avukat: “Kimse Narin’e ait olabilir demiş miydi?”
Osman Güran: “Olayın ilk günü Yüksel Güran, Narin’in üzerinde siyah kıyafet var dediği için kimsenin aklına gelmedi.”
Yüksel Güran’ın avukatı konuştu:
“Sorularda, iddianameden etkilenerek kadınlar arasındaki kavgada Yüksel Güran’a yönelik hakaret olduğu söyleniyor.”
Mahkeme Başkanı: “Olabilir, o sizin yorumunuz. Mahkeme bütün yorumları alacak, en son kararı kendisi verecek.”
Sanık avukatlarından bir avukat, Osman Güran’a sordu:
“Osman Güran, 7 gün nezarette kaldınız, kötü muamele gördünüz mü?”
Osman Güran: “Ayak tırnaklarımı çekmeye girişimleri oldu, dişime kerpeten atma, düz duvara çarpmaları gibi durumlar oldu.”
Avukat: “Neden şikayetçi olmadınız?”
Osman Güran: “Amacımız Narin’in katilini bulmaktı.”
Osman Güran’a sorular bitti, yerine geçti. Tutuklu sanık Muhammet Kaya getirildi.
“TERLİĞİN ÜZERİNDEN Mİ GEÇTİN?”
Mahkeme Başkanı, tutuklu tanık Muhammet Kaya’ya soru sordu:
“Tanıklıktan çekilme hakkına sahipsin, bu senin kanuni bir hakkın.”
Muhammet Kaya: “Tanıklık yapmak isterim.”
Mahkeme Başkanı: “Basın mensuplarına açıklayayım. Bu soru, CMK’nın kendine tanıdığı bir hak.”
Mahkeme Başkanı: “O gün neredeydin?”
Muhammet Kaya: “Sabah 8’de uyandım, davetiye dağıtıyordum. Kuzenime akşam haber geldi, Narin kaybolmuş diye. Köye geldik. Köyü aramaya başladım. Kuyulara baktım.”
Mahkeme Başkanı: “Terliği bulduğun güne gelir misin?”
Muhammet Kaya: “İkinci gün süt almaya gidiyordum. Es geçtim, yan tarafta çingenelerin çadırı vardı, onlarındır diye düşündüm.”
Mahkeme Başkanı: “Terliğin üzerinden mi geçtin?”
Muhammet Kaya: “Evet, yolun ortasındaydı.”
Mahkeme Başkanı: “Peki, kimse görmeden neden sen gördün?”
Muhammet Kaya: “Sana kimse o terliği oraya koy, jandarmayı ortaya çek diyen oldu mu?”
Muhammet Kaya: “Hayır.”
Mahkeme Başkanı: “Peki, neden sen buldun? Hikmeti nedir?”
Muhammet Kaya: “Ben geçtim, gördüm ama çingenelerin sandım, sonra ne olur olmaz, yengeme göstereyim dedim. Köye gittim, dayımın evinde bir kargaşa vardı.”
“TERLİĞİ EVDEKİ KARGAŞA YÜZÜNDEN Mİ UNUTTUN?”
Mahkeme Başkanı, Muhammet Kaya’ya sordu:
“Yani senin terliği unutmandaki sebep evdeki kargaşa mıydı?”
Muhammet Kaya: “Evet, ve 36 saat uykusuzdum.”
Mahkeme Başkanı: “Ne iş yapıyorsun?”
Muhammet Kaya: “Memurum.”
Mahkeme Başkanı: “Memursun, kendini iyi ifade ediyorsun ama bunu unutabilmen ilginç geldi. Belki bu yüzden tutuklusundur. İlk hemen birilerine göstermen gerekmez miydi?”
Muhammet Kaya: “Yanımda sürekli birileri olduğu için terliği hatırlayamadım. Sonra Baran’ı aradım, fotoğrafını attım. İki dakika geçti, Baran aradı, çığlık sesleri oldu, ‘Kim buldu?’ dediler, ‘Ben buldum’ dedim. Salim Güran geldi, karakola gittim.”
Mahkeme Başkanı: “Terliğin Narin’in terliği olmadığını nasıl anladınız?”
Muhammet Kaya: “Komutan dedi, ‘Hiç mi fark etmediniz? 8 yaşında kız 25 numara terlik mi giyer?'”
Muhammet Kaya: “Beni 9 saat, 20 tane istihbarattan kişi darbetti.”
Mahkeme Başkanı: “Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nda suç duyurusunda bulunabilirsiniz.”
Enes Güran’ın avukatı, Muhammet Kaya’ya terlik ile ilgili soru sordu.
Muhammet Kaya tekrar anlattı.
“SALİM GÜRAN, SİZİ YÖNLENDİRDİ Mİ?”
Salim Güran’ın avukatı, Muhammet Kaya’ya sordu:
“Sayın Salim Güran, özellikle çingeneler konusunda sizi yönlendirdi mi?”
Muhammet Kaya: “Hayır, biz sadece terliği bulduk.”
Mahkeme Başkanı: “Tamam, bunu da sorduk zaten.”
Avukat: “Salim Güran gece kendi aracıyla Eğerturmaz Deresi’ne gitti mi?”
Muhammet Kaya: “Ben görmedim, hayır.”
Mahkeme Başkanı: “Muhammet, seni müsait bir yere alalım.”
MAŞALLAH GÜRAN HAKİM KARŞISINDA
Muhammet Kaya’nın tanık ifadesi sona erdi ve Maşallah Güran getirildi.
Mahkeme Başkanı, yemin için herkesi ayağı kaldırdı. Maşallah Güran yemin etti.
Mahkeme Başkanı Maşallah Güran’a sordu:
“Kadınlar kavgası nedir?”
Maşallah Güran: “Narin’in bulunduğu gün Hülya komutan geldi, Yüksel’e haber verdi, ‘Başın sağ olsun’ dedi. Yüksel de, ‘Hani bana söz vermiştin,’ dedi. O anda çığlık attı, bayıldı. Sonra ekip onu ambulansa aldı.”
“Ben de dedim, ‘O Narin, hangi şerefsizler sana kıydı? Allah belanı versin.’ Özür diledim küfür için.”
“ERKEKLER SİZİN AĞZINIZI KAPATMAYA ÇALIŞMIŞ…”
Mahkeme Başkanı: “Burada küfür serbest, her şeyi anlat.”
“Her şeyin herkes tarafından bilindiğini söylemişsin, beni konuşturmayın demişsin.”
Maşallah Güran: “Hayır, kesinlikle öyle demedim.”
Mahkeme Başkanı: “Erkekler sizin ağzınızı kapatmaya çalışmış.”
Maşallah Güran: “Hayır, öyle bir şey yok.”
Mahkeme Başkanı: “Birsen’in ağzını kapatanlar oldu mu?”
NARİN’İN KOŞARAK GİTTİĞİ VİDEO…
Mahkeme Başkanı, Maşallah Güran’a sordu:
“Salim sizi ifade için yönlendirdi mi?”
Maşallah Güran: “Hayır, kesinlikle olmadı.”
Mahkeme Başkanı: “Siz bizim eve geldi diyorsunuz ama.”
Maşallah Güran: “Narin hep bizdeydi, hep aklımdaydı. Aklıma o geldi. 17.40’ta Mina geldi…”
Mahkeme Başkanı: “Şimdi Narin’in koşarak gittiği video var. O sırada size mi geliyordu?”
Maşallah Güran: “Evet, bize geldi. Kızlarım evde değil diye camiye gitti.”
Mahkeme Başkanı: “Yani o videodan önce sizin evinize geldi. Peki, iddia makamının iddiası şu: Birsen ve Melike, Salim’in size geldiğini ve başka saat söylettiği belirtiliyor.”
Maşallah Güran: “Öyle bir şey yok, sayın hakim.”
Mahkeme Başkanı: “Kızınıza 17.40’ta söyle demiş.”
Maşallah Güran: “Bilmiyorum.”
Mahkeme Başkanı: “Salim evinize geldi mi peki o gün?”
Maşallah Güran: “18.30 sıralarında geldi.”
“SALİM’DE ŞÜPHELİ BİR ŞEY SEZDİN Mİ?”
Mahkeme Başkanı, Maşallah Güran’a sordu:
“Salim’de şüpheli bir şey sezdin mi?”
Maşallah Güran: “Her zamanki haliydi.”
Mahkeme Başkanı: “Panik ve heyecan var mıydı?”
Maşallah Güran: “Yoktu.”
Mahkeme Başkanı: “Nevzat’ı tanır mısın?”
Maşallah Güran: “Komşumuzda.”
Mahkeme Başkanı: “Nevzat ve Güran ailesinin arası nasıldı?”
Maşallah Güran: “Bugüne kadar iyiydi, bu saatten sonra bizim için bittiler.”
Mahkeme Başkanı: “Niye?”
Maşallah Güran: “Şüphe ona gidiyor.”
Mahkeme Başkanı: “Şüphe Enes’e de, Salim’e de, Yüksel’e de gidiyor.”
Mahkeme Başkanı: “O kamera görüntülerini çıkarın lütfen.”
Maşallah Güran: “Çıkacak.”
“ENES VE YÜKSEL ÖLDÜRÜR MÜ?”
Mahkeme Başkanı: “Nevzat’la husumet yok mu?”
Maşallah Güran: “Yoktu.”
Mahkeme Başkanı: “Nevzat’ın birini öldürme ihtimali var mı?”
Maşallah Güran: “Bu ana kadar yoktu.”
Mahkeme Başkanı: “Salim’in var mı?”
Maşallah Güran: “Yok.”
Mahkeme Başkanı: “Enes ve Yüksel öldürür mü?”
Maşallah Güran: “İnanmıyorum.”
Mahkeme Başkanı, Maşallah Güran’a sordu:
“Sizin eviniz nerede?”
Maşallah Güran: “Köyde.”
Mahkeme Başkanı: “Neresinde?”
Maşallah Güran: “Tepenin altında.”
Mahkeme Başkanı: “Arif’in evi ile ne kadar mesafe var?”
Maşallah Güran: “Bilmiyorum.”
Mahkeme Başkanı: “Sizin evinizden Ariflerin evini görebiliyor musunuz?”
Maşallah Güran: “Yok.”
Mahkeme Başkanı: “Yüksel ilk size geliyor değil mi, Narin nerede diye?”
Maşallah Güran: “Evet.”
Mahkeme Başkanı: “15.15-15.30 arasında Yüksel’in evinde bir hareketlilik gördün mü?”
Maşallah Güran: “Görmedim.”
Mahkeme Başkanı: “Nevzat’ın evini görebilir misin?”
Maşallah Güran: “Göremem.”
Mahkeme Başkanı: “Hareketlilik duymadın mı?”
Maşallah Güran: “Duymadım.”
“NARİN KAYBOLDUKTAN SONRA BİR HALI YIKAMASI OLDU MU?”
Savcı (kadın), Maşallah Güran’a sordu:
“Birsen, ilk beyanı ile ilgili Maşallah Güran’ın yanına geldi. Ses net duyulmuyor.”
Savcı: “Birsen’in ifadelerini soruyor.”
Diyarbakır Barosu‘ndan bir avukat, Maşallah Güran’a soruyor:
(Mahkeme Başkanı ayakta dinliyor)
“Salim o gün sizin evinize geldiğinde telefonla görüştü mü?”
Maşallah Güran: “Ben o sırada yukarı çıktım, geldiğimde yoktu zaten.”
Avukat: “Enes sizin eve gelip Narin’i sordu mu?”
Maşallah Güran: “Yok, ben Enes’i görmedim. Narin annesinden izin alıp benim geç saate kadar dururdu, annesi güvenirdi.”
Avukat: “Peki, annesi size gönderdiği zaman teyit eder miydi, geldi mi vs. diye?”
Maşallah Güran: “Yok, bende olunca rahat olurdu.”
Avukat: “Narin kaybolduktan sonra bir halı yıkaması oldu mu?”
Maşallah Güran: “Hayır.”
Mahkeme Başkanı, Maşallah Güran’a sordu:
“Narin size geldiğinde, Yüksel sizi arar mıydı genel olarak?”
Maşallah Güran: “Narin, annesinden izin alır, öyle gelirdi.”
Mahkeme Başkanı: “Karanlık olunca nasıl dönerdi?”
Maşallah Güran: “Ya oğlum bırakırdı ya abisi gelirdi.”
Mahkeme Başkanı, Yüksel, Enes ve Salim Güran’a seslendi: “Tanıklara soru sormak istiyor musunuz?” Enes soru sormak istedi.
Enes Güran: “Yenge, ben annemin yanındayım, beni gördün mü tepede? Muhammet de yanımdaydı.”
Maşallah Güran: “Görmedim.”
SALİM GÜRAN, MAŞALLAH GÜRAN’A SORU SORMAK İSTEDİ
Salim Güran, Maşallah Güran’a soru sormak istedi. Ne dediği anlaşılmadı; yüksek sesle bir şey söyledi. Mahkeme Başkanı müdahale ederek, soruyu iptal etti.
Sanık avukatı, Maşallah Güran’a sordu:
“Arif ile Nevzat arasında bir araç yüzünden gerilim olmuş. Daha sonra Gazal Bahtiyar, Nevzat Bahtiyar’ın eşi, ‘Hakkımı helal etmiyorum, parayı verdik zor durumda kaldık,’ demiş.”
Maşallah Güran: “Benim evimde böyle bir şey olmadı.”
Sanık avukatı: “Narin’in kaybolmasının ardından Gazal Bahtiyar, ‘Biz buralardan gideceğiz,’ dedi mi?”
Maşallah Güran: “Hayır. Şunu söylemek istiyorum, yangın çıkmadan önceki gün Yüksel’lerdeydik, Yüksel ağladı, sigara verdim. Rüya gördüm, ‘köy yanıyordu,’ dedi. Sonraki gün köy yandı. Böyle bir şey olabilir mi?”
Mahkeme Başkanı araya girdi: “Olur, olur, rüyalar alemi diye bir şey var.”
ÇOCUK M.E.G. HAKİM KARŞISINDA
Tanık çocuklar, SEGBİS (Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi) ile dinlenecek.
Mahkeme, kısa aranın ardından başladı. Çocuk M.E.G dinleniyor. Psikolog eşliğinde soru soruluyor.
Pedagog, çocuk M.E.G.’ye sordu:
“Narin o gün camiye gitti. Kim kim evdeydiniz, neler yaşandı. Anlatabilir misin?”
M.E.G.: “Narin gittikten sonra Enes abimle oyun oynadık. Annemin telefonu ile oynuyorduk, o da annemin telefonu ile oynuyordu. 2 el attık, çıktık.”
Pedagog: “Saat kaç gibiydi?”
M.E.G.: “Saati hatırlamıyorum.”
Pedagog: “Saat 16.30’a kadar evde uyudun mu?”
M.E.G.: “O saatlerde bakkalın oraya indim.”
Pedagog: “Şimdi tekrar sorayım, siz PUBG oynadınız. Sen uyandığında evde kimler vardı?”
M.E.G.: “Annem vardı ve Eren vardı.”
Pedagog: “Abinin evden çıkma zamanı ne zamandı?”
M.E.G.: “Bilmiyorum.”
Pedagog: “Hediye yengeni gördün mü?”
M.E.G.: “Geldiğini görmedim.”
Pedagog: “Nereden biliyorsun geldiğini?”
M.E.G.: “Eren dedi.”
Pedagog: “Ne dedi?”
M.E.G.: “Gördüm dedi.”
Pedagog: “Sonra nereye gittin?”
M.E.G.: “Bakkala gittim.”
Pedagog: “Kim vardı?”
M.E.G.: “Abim vardı. Ben eve giderken Enes abim oradaydı, konuşuyorlardı.”
Pedagog: “Ne konuşuyordu?”
M.E.G.: “Bilmiyorum, Ufuk Kaya vardı.
Abimin terliği yoktu, Osman’a gelince bana terlik al dedi. Sonra Osman Dörtyol’a gitti, terlik baktı. O sırada annem sofrayı bıraktı, Narin’i çağır dedi. Sonra koltuğun üzerine çıktım, camdan Melike, ‘Narin orada mı?’ dedim. ‘Yok’ dedi. Sonra annem gitti, yengem Maşallah oradaydı. “Yengem yok dedi. Sonra yengem Hediye’yi aradı. Ben onların evine gittim. ‘Narin orada mı?’ dedim, yok dedi.”
Pedagog: “Bu aralar saat kaç gibiydi?”
M.E.G.: “Karanlık olmuştu.”
“SALİM AMCAN NEREDEYDİ?”
Pedagog: “Salim amcan neredeydi?”
M.E.G.: “Onu okulun orada gördüm.”
Pedagog: “Okulda görünceye kadar hiç görmedin mi?”
M.E.G.: “Kimi?”
Pedagog: “Salim amcanı.”
M.E.G.: “Yok, görmedim. Sonra Salim’in evine gittik, Gizemgil açtı kapıyı.”
Pedagog: “Nevzat’ın da evi çok yakın değil mi?”
M.E.G.: “Oraya gitmedik.”
Pedagog: “Peki, onlar duymadı mı siz ararken?”
M.E.G.: “Yok.”
Pedagog: “Onlara bir şey söylediniz mi?”
M.E.G.: “Halit Zeyno orada oradaydı, Narin’i arıyoruz dedim.”
Mahkeme Başkanı araya girdi:
“Net bir şekilde soralım. Hediye yengen geldiğinde kim kapıyı açtı, sorusunu yöneltir misiniz uygun bir dille?”
Pedagog, tekrar sormaya başladı:
“Hediye yengen geldiğinde evde kim vardı?”
M.E.G.: “Eren açmış.”
Pedagog: “Sen orada mıydın?”
M.E.G.: “Yok.”
Pedagog: “Neredeydin?”
M.E.G.: “Evde.”
Pedagog: “Neresinde?”
M.E.G.: “Oturma odasındaydım.”
Pedagog: “Başka kim vardı?”
M.E.G.: “Annem vardı. Bir koltukta annem, diğerinde abim uyuyordu.”
Pedagog: “Sen Hediye yengenin geldiğini kendin gördün mü?”
M.E.G.: “Kendim görmedim.”
Pedagog: “Hediye yengen ikinci kez daha gelmiş, o zaman sen ne yapıyordun?”
M.E.G.: “Hatırlamıyorum.”
Pedagog: “Sen Eren söyledi dedin, birinciyi mi söyledi, ikinciyi mi?”
M.E.G.: “Birinciyi.”
Pedagog: “Sen saatten emin misin peki?”
M.E.G.: “Saat 16.30 gibiydi.”
Pedagog: “Bazı şeyleri hatırlamıyorsun ya, saati nereden hatırlıyorsun?”
Mahkeme Başkanı: “Hatırlamıyorsa zorlamayalım. Ben size iddiayı anlatayım, siz uygun bir dille anlatın. Söz konusu Narin’in cansız bedeninin evde olmasıyla ilgili.”
Savcı, pedagoga sorduruyor:
Pedagog: “Kerem Güran seninle birlikte çeşmeye gittiğini belirtiyor. Saat 15.00 gibi.”
M.E.G.: “Saati öyle değil.”
Pedagog: “Sende bir yanılma olabilir mi?”
M.E.G.: “Saati hatırlamıyorum ama çeşmeye gittim.”
“ABİN ENES’İN KENDİSİ ISIRMASI…”
Pedagog: “Abin Enes’in davranışı nasıldı?”
M.E.G.: “Ben iki üç geç bayıldım.”
Pedagog: “Evet, çünkü endişelendin ama abinin davranışları nasıldı?”
M.E.G.: “Abim mısır tarlasına gidip aradı.”
Pedagog: “Peki, kendini ısırması, yüzündeki morluklar nasıl olmuş, biliyor musun?”
M.E.G.: “Yok.”
Mahkeme Başkanı: “Kadınlar arasındaki tartışmanın ulaştığı söylemiyor, sorar mısınız?”
Pedagog soruyor: “Narin’in kaybolduğu gün kadınlar arasında bir tartışma oldu mu?”
M.E.G.: “Ben görmedim, babamın yanındayım.”
Mahkeme Başkanı: “Tamam, görmedim diyorsa tekrar sormayalım.”
Pedagog: “Narin kaybolduktan sonra kimse Enes’e kızdı mı, kimse Enes’e sataştı mı?”
M.E.G.: “Yok, olmadı.”
Pedagog: “Şimdi sen evden ilk çıktığında Enes’in yanında kim vardı?”
M.E.G.: “Muhammet ve Yağmur vardı.”
Pedagog: “Enes hiç Tahirlerle birlikte miydi?”
M.E.G.: “Bilmiyorum.”
M.E.G., Salim Güran’ın eve gelmediğini iddia etti.
NARİN’İN 6 YAŞINDAKİ KARDEŞİNİN İFADESİ ALINACAKTI, İPTAL EDİLDİ
Pedagog: “Hiç annenin yanınıza geldi mi? Enesler bir aradayken?”
Çocuk M.E.G.: “Hayır. Bir şey diyeceğim. Eren durmuyor, ikide bir gitmek istiyor, söylemek istedim.”
Sanık Avukatı: “Biraz hassasiyet.”
Mahkeme Başkanı: “Tamam, son soru…”
(Eren ağlayıp bağırmaya başladı)
Mahkeme başkanı: “Eren’i içeri alın.”
(Eren ağlıyor, 6 yaşlarında.)
Sanık avukatları hassasiyet talep etti.
Mahkeme başkanı: “İki çocuğun da ifadesi alınmasın tamam.”
MAHKEME BAŞKANI: BUNU SÖYLEMEKTEN UTANIYORUM
Mahkeme salonunda ifadesi aşınan çocuklarla ilgili tartışma yaşandı.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın avukatı: “Çocuğun dinlenmesi gerekiyor” dedi.
Mahkeme Başkanı: “Size bunu izah etmekten utanıyorum.” (Sesi yükseldi, sinirlendi.)
“BARAN, KARDEŞLERİNİN YANINA GİT”
Baran Güran tekrar duruşma salonuna geldi. Mahkeme Başkanı, “Baran, kardeşlerinin yanına git” dedi. Salon sakinleşti.
9 yaşındaki M.K. ifade veriyor.
Pedagog: “Sen Narin’i kaybolduğu gün gördün mü?”
M.K.: “Camide gördüm.”
Pedagog: “Sonra Narin’i nerde gördün?”
M.K.: “Bakkaldan geliyordu.”
Pedagog: “Narin, ne yapıyorsun dedim.”
M.K.: “Bakkaldan geldim” dedi.
SALİM GÜRAN’IN KIZI HAKİM KARŞISINDA
Salim Güran’ın kızı, 16 yaşındaki G.G. SEGBİS ile ifade vermek üzere pedagog eşliğinde anlattı.
Pedagog: “Baban kaçta çıktı?”
G.G.: “15.30 gibi babam çıktı.”
Pedagog: “Nereye?”
G.G.: “Tarlaya gitmiş.”
Pedagog: “Sonra ne oldu?”
G.G.: “Eve gelmedi.”
Pedagog: “Sonra babanı ne zaman gördün?”
G.G.: “Babam eve gelmedi. Narin kaybolunca babamı aradım.”
Pedagog: “O zaman saat kaç gibiydi?”
G.G.: “Karanlıktı.. Yüksel yenge geldi, kalktı çaldı.”
Pedagog: “Peki, baban 15.30 gibi evden çıktı ya, hiç telefonla konuşup sana bir şey söyleme dedi mi?”
G.G: “Hayır.”
Mahkeme Başkanı araya girdi: “Kendisi evden çıkmış mı? Hiç, babası evden çıktıktan sonra eve gelen oldu mu?”
Pedagog: “Peki, baban evden çıktıktan sonra siz ne yaptınız?”
G.G.: “Oturduk.”
Pedagog: “Evde kimler vardı?”
G.G.: “(Duyamadım.)”
Mahkeme Başkanı araya girdi: “Enes eve gelmiş mi, hiç sorar mısın?”
Pedagog: “Enes sizin evinize gelmiş mi?”
G.G.: “Hayır, hiç gelmedi. Ben de evden hiç çıkmadım.”
Mahkeme Başkanı, “G.G.’ye teşekkür ederiz” dedi ve Melike Güran’ın çağrılmasını istedi.
“PARMAĞINI SALLADI…”
Pedagog, Melike Güran’a sordu:
Pedagog: “Melike, şimdi Narin’in kaybından sonra kavga olmuş. Anlatır mısın?”
Melike: “Narin kaybolduğu gün kadınların arasında kavga oldu. Yüksel yengemi ambulansa götürdüler. Narin’in teyzesi, annem ve Birsen parmağını salladı, ben de sinirle ayağa kalktım. ‘Yeter, biz bir şey bilmiyoruz’ dedim.”
Pedagog: “Yasemin neden öyle dedi?”
Melike: “Annemler çok ifadeye gelip gitti. Herkes herkesten şüpheleniyordu, bence ondan.”
Pedagog: “Peki annen kavga esnasında bir şey dedi mi Yasemin’e?”
Melike: “Hayır, annem ona bakıyordu.”
Mahkeme Başkanı: “Narin ne zaman eve geldi, sorar mısın?”
Pedagog: “Narin olay günü size geldi mi?”
Melike: “Kapı çaldı, ‘Narin,’ dediler, ben Narin’i görmedim, köydekiler hep 17.00-18.00 diyordu.”
Pedagog: “Melike, bu olaylardan sonra İstanbul’a gidip geldi. Konuştunuz mu?”
Melike Güran: “Bize geldi ama hiç konuşmadık.”
Pedagog: “Anneniz ya da ablanız konuştu mu?”
Melike Güran: “Hayır.”
Pedagog: “Saat konusunda Enes’in size telkini oldu mu?”
Diyarbakır Barosu Eski Başkanı Nahit Eren araya girdi: “Enes’in ‘bu saatte görmeniz imkansız’ gibi söylemi olmuştu. Bunu sorar mısınız?”
Pedagog sordu: “Melike, bu konuda ne düşünüyorsun?”
Melike Güran: “Hayır, ben duymadım.”
ÇOCUKLARIN İFADELERİ SONA ERDİ
SEGBİS (Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi) ile ifade vermek üzere adliye içerisindeki A.G.O. (Aile Gelişim Odası) odasında bulunan çocukların ifadesi tamamlandı.
Mahkeme Başkanı, “Çocukları çıkarıp evlerine gönderebilirsiniz” dedi.
NARİN’İN ANNEANNESİ HAKİM KARŞISINDA
Narin’in İstanbul’da yaşayan anneannesi tanık olarak mahkemeye geldi. Türkçe bilmediği için, Kürtçe bilen bir jandarma görevlisi, ifadesinin tercümesini yapacak.
Mahkeme Başkanı, kürsüden indi ve Narin’in anneannesinin yanına geldi. Çok yakın mesafede soru-cevap yapıldı. Jandarma, tercüme etti.
Mahkeme Başkanı, kendisine kadınlar arasındaki kavgayı sordu.
Narin’in anneannesi, “Ben şahit olmadım” dedi.
İfadesi bitti. Çok yaşlı olan anneanne, jandarma eşliğinde çıkarıldı.
SALİM GÜRAN’IN EŞİ MELEK GÜRAN HAKİM KARŞISINDA
Salim Güran’ın eşi Melek Güran ifade verdi:
“Eşim geldi, ‘Açım’ dedi, bir şeyler hazırladım. Kızların yanına gittim, kızlarım da kıyafetlerini giymişlerdi. Babalarına gösterdiler, babaları ‘Çok güzel olmuş,’ dedi.”
Mahkeme Başkanı: “Eşiniz ne yedi?”
Melek Güran: “Kahvaltılık hazırlamıştım.”
Mahkeme Başkanı: “Kaç gibi çıktı?”
Melek Güran: “Hatırlamıyorum.”
Mahkeme Başkanı: “Evinize başka biri geldi mi?”
Melek Güran: “Hayır.”
Mahkeme Başkanı: “Enes geldi mi?”
Melek Güran: “Hayır.”
Mahkeme Başkanı: “Siz dışarı çıktınız mı?”
Melek Güran: “Çıkmadım.”
Mahkeme Başkanı: “Kızlarınız çıktı mı?”
Melek Güran: “Hayır, onlar da evdeydi.”
MELEK GÜRAN İFADE DEĞİŞTİRDİ: ‘KESİNLİKLE ŞÜPHELENMEDİM’
Mahkeme Başkanı: “Peki, bu olaylardan sonra eşinizin hareketlerinden şüphelendiniz mi?”
Melek Güran: “Hayır, kesinlikle şüphelenmedim.”
Mahkeme Başkanı: “Eşinizin bazı yönlendirmeleri oldu mu?”
Melek Güran: “Nasıl?”
Mahkeme Başkanı: “Eşiniz jandarmayı yönlendirmiş Narin bulunamasın diye, iddia bu. Yaşandı mı böyle bir şey?”
Melek Güran: “Hayır.”
Mahkeme Başkanı: “Dosyada şöyle bir iddia var: Kızınızın telefonu 15.39’da aranmış.”
Melek Güran: “Hayır, böyle bir şey olmadı, çarşıda aradım o kadar.”
Savcı, Salim Güran’ın eşi Melek Güran’a sordu:
Savcı: “15:39’da neredeydiniz?”
Melek Güran: “Evdeydik.”
Diyarbakır Barosu Eski Başkanı Nahit Eren, Salim Güran’ın eşi Melek Güran’a sordu:
Nahit Eren: “Olay günü için demiyorum. Sen Hediye’yi 3-4 defa cevapsız kalacak şekilde başka bir zaman aradın mı?”
Melek Güran: “Hatırlamıyorum.”
“EŞİM BENİ ALDATMAZ”
Diyarbakır Barosu‘ndan bir avukat, Salim Güran’ın eşi Melek Güran’a soruyor:
Avukat: “Eşiniz, sizi aldattığını bu salonda ikrar etti. Haberiniz var mı?”
Melek Güran: “Eşim beni aldatmaz.”
Mahkeme Başkanı: “Tanığın haklarına saygı duyalım.”
Avukat: “Kocanız size altın hediye alır mıydı?”
Melek Güran: “Hayır.”
Avukat: “Size 600 bin liralık altın almadı mı?”
Melek Güran: “Hayır.”
‘DNA’ SORUSU
Salim Güran’ın avukatı, Salim Güran’ın eşi Melek Güran’a sordu:
Avukat: “Çocuklarınız ile Narin oynar mıydı?”
Melek Güran: “Evet, hep kapıda oynarlardı.”
Avukat: “Peki, DNA bu yüzden bulaşmış olabilir mi?”
Melek Güran: “Olabilir.”
Avukat: “Eşiniz Narin’i öldürmüş olabilir mi?”
Melek Güran: “Hayır.”
Sanık avukatlarından biri mikrofon aldı ve “Burada sistematik bir işkenceden bahsediyoruz. Hepsi korkuyor” dedi.
BİRSEN GÜRAN HAKİM KARŞISINDA: ‘BEN GALİBA KENDİMİ YANLIŞ İFADE ETTİM…’
Salim Güran’ın eşi Melek Güran’ın ifadesi tamamlandı. Birsen Güran getirildi.
Birsen Güran’a Mahkeme Başkanı sordu: “Salim seni yönlendirdi mi?”
Birsen Güran: “Yönlendirmedi. Ben galiba kendimi yanlış ifade ettim, okumadan imzaladım, ilk mahkememde öğrendim.”
Mahkeme Başkanı: “O zaman Birsen Hanım, 17.40’ta Narin’i gördün diye söylemeni Salim istedi mi?”
Birsen Güran: “Hayır, olmadı. Ben ve Melike Narin’i arıyorduk. Saat konusunu tartışıyorduk.”
Mahkeme Başkanı: “Neden saat konusunu tartışıyordunuz?”
Birsen Güran: “17.40 dememenin sebebi şu: Mina geldi. Melike kardeşim kapıyı açınca… (ne dediği anlaşılmadı).”
Birsen Güran: “19 Ağustos’ta ben, babam ve annem üniversiteye kayıt etmeye gitmiştik. Heyecanlıydım.”
Mahkeme Başkanı: “Yani Salim size 17.40 söyleyin demedi mi?”
Birsen Güran: “Hayır, böyle olmadı.”
Mahkeme Başkanı: “Bu olaydan sonra Salim sizi başka konuda yönlendirdi mi?”
Birsen Güran: “Hayır olmadı. Ben sürekli evdeydim. 18.00’de görenler olduğunu söylemişti.”
Mahkeme heyeti kendi arasında konuştu.
Diyarbakır Barosu avukatı, Birsen Güran’a sordu:
Avukat: “İlk ifadenizde sorun var mıydı?”
Birsen Güran: “Sorun vardı. Yüksel yengemden duyduğumu söylemiştim.”
“KÖTÜ MUAMELEYE MARUZ KALDIM”
Avukat: “Olaydan 8 gün sonra yine ifade veriyorsunuz, burada baskı gördünüz mü?”
Birsen Güran: “Kim tarafından?”
Avukat: “Kötü muameleye maruz kaldınız mı?”
Birsen Güran: “Kötü muameleye maruz kaldım. Beni, benim özel hayatımla… (devam ederken, avukat anlatmasını istemedi).”
Birsen Güran: “Kimseye suç duyurusunda bulunmadım, korkuyorum.”
DURUŞMAYA ARA VERİLDİ
Mahkeme Başkanı, avukatlara “Dinlenen tanıklar salonda dursun mu?” diye sordu, durmalarına karar verildi.
Duruşmaya saat 16.00’ya kadar ara verildi. Salon boşaltıldı.
MAHKEME BAŞKANI’NDAN ‘GİZLİ TANIK’ AÇIKLAMASI
Güran davasında mahkeme başkanı ara verilen duruşma yeniden başlamadan önce yaptığı açıklamada ‘gizli tanık’ iddialarına ilişkin açıklama yaptı.
Başkan ”Mahkememize ulaşan gizli tanık ifadesi yok” dedi.
ARA SONA ERDİ, DURUŞMA DEVAM EDİYOR
Nevzat Bahtiyar ve Salim Güran, jandarmalar eşliğinde mahkeme salonuna getirildi. Enes Güran ve Yüksel Güran da jandarmalar tarafından salona getirildi ve yerlerine oturtturuldu.
RAMAZAN ATASOY ‘TANIK’ OLMAK İSTEMEDİ
Salim Güran ile telefon konuşması ortaya çıkan Ramazan Atasoy salona getirildi.
Tutuklu tanık Ramazan Atasoy’a mahkeme başkanı tanık olup olmak istemediğini sordu.
Jandarmalar eşliğinde getirilen 15 yaşındaki Ramazan Atasoy, “Tanık olmak istemiyorum” dedi. Ramazan Atasoy’un cezaevine geri götürülmesi kararlaştırıldı.
NAHİT EREN: RAMAZAN ATASOY’UN TANIKLIK YAPMADIĞININ DOSYAYA EKLENMESİNİ TALEP EDERİM
Diyarbakır Baro Eski Başkanı Nahit Eren, Ramazan Atasoy’un tanıklık yapmaması üzerine konuştu:
“Ben, mahkemenizin ceza mahkemesi kanununun hangi gerekçesiyle Ramazan Atasoy’un bu dosyada tanıklık yapmadığının dosyaya eklenmesini talep ederim.”
Mahkeme Başkanı: “Tamamdır, teşekkür ederim.”
Mahkeme, tanık Ramazan Atasoy hakkında benzer iddialar olduğunu, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma yürütüldüğünü belirtti. Ayrıca, ileride herhangi bir tartışmaya mahal vermemek için tanıklıktan çekileceğinin hatırlatıldığını ve Ramazan Atasoy’un da tanıklıktan çekildiğini tutanağa geçirdi.
HEDİYE GÜRAN HAKİM KARŞISINDA
Hediye Güran tanık olarak getirildi VE yeminsiz olarak dinlenmeye başlandı:
Mahkeme Başkanı: “Narin’in kaybolduğu günü anlatır mısınız?”
Hediye Güran: “Saat 15.00 gibi Yüksel’in evine gittim. Gittiğimde uyanmışlardı.”
Mahkeme Başkanı: “Dur, buralar çok önemli. Burayı hızlı geçemezsin. Kapıyı kim açtı?”
Hediye Güran: “Eren mi açtı, kapı açık mıydı hatırlamıyorum.”
Mahkeme Başkanı: “Hangi yoldan gittiniz?”
Hediye Güran: “Patika yoldan gittim.”
Mahkeme Başkanı: “Orada hiç araba gördünüz mü? Herhangi birini gördünüz mü?”
Hediye Güran: “Hayır.”
Mahkeme Başkanı: “Eve girdiniz, sonra ne oldu?”
Hediye Güran: “Enes yatıyordu.”
Mahkeme Başkanı: “Gördün mü, söylediler mi?”
Hediye Güran: “Gördüm.”
Mahkeme Başkanı: “Sen gittikten ne kadar sonra uyandı?”
Hediye Güran: “Sonra uyandı. Ben çıktığını görmedim ama çıkmıştı.”
Mahkeme Başkanı: “Nereden kanaat getirdin dışarı çıktığına?”
Hediye Güran: “Ben evden çıkarken o eve giriyordu, oradan gördüm.”
“ENES’İN AHIRDA OLDUĞUNU DUYDUNUZ MU?”
Mahkeme Başkanı: “Muhammet ne yapıyordu?”
Hediye Güran: “Kardeşiyle telefonla oynuyordu.”
Mahkeme Başkanı: “Evde n’apıyordunuz?”
Hediye Güran: “Oturduk, sohbet ettik.”
Mahkeme Başkanı: “Kaç saat kaldınız?”
Hediye Güran: “Uzun süre oturduk.”
Mahkeme Başkanı: “Yani ikindi ezanı okunmuş muydu?”
Hediye Güran: “Onu hatırlayamadım.”
Mahkeme Başkanı: “Siz buradayken eve giren çıkan oldu mu? Salim geldi mi?”
Hediye Güran: “Görmedim.”
Mahkeme Başkanı: “Enes’in ahırda olduğunu duydunuz mu?”
Hediye Güran: “Hayır, duymadım.”
Mahkeme Başkanı: “Evin içerisindeyken bir kargaşa, bir ses geldi mi?”
Hediye Güran: “Hayır, gelmedi.”
Mahkeme Başkanı: “Salim ve Nevzat’ı gördünüz mü?”
Hediye Güran: “Görmedim.”
ARİF GÜRAN’IN KAN ŞEKERİ DÜŞÜK ÇIKTI
Öte yandan bugün devam eden duruşmada fenalaşarak Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne götürülen ve bir süre acil serviste bekletilen baba Arif Güran’ın, yapılan tahlillerle kan şekeri değerinin düşük olduğu belirlendi.
Arif Güran’ın, bir süre daha gözlem altında tutulacağı öğrenildi.
HEDİYE GÜRAN’IN İFADELERİNDE ÇELİŞKİLER
Hediye Güran’ın ifadesi devam ediyor:
Mahkeme Başkanı: “Siz bir beyanınızda Enes uyurken, diğerinde Enes ayakta diyorsunuz ya da Enes evde diyorsunuz.”
Hediye Güran: “Hayır, ben her ifademde, ben giderken aynı şeyi söylüyorum, çıktığını görmedim sadece.”
(Mahkeme heyeti kendi arasında konuşuyor.)
Mahkeme Başkanı: “Enes’in uyuduğu oda klimalı mı? Neden orada uyudunuz? Çocuğun uyuduğu yerde uyulur mu? Aile hassasiyeti gibi durumlar olabilir. Neden?”
Hediye Güran: “Bir tek o odada klima çalışıyordu. O oda evin nefesindeydi. Salona bakıyordu, giriş kapısının hemen yanında.”
Mahkeme Başkanı: “Olay günü orada kaç tane telefon vardı?”
Hediye Güran: “Enes’inki onun başındaydı, Eren ve Muhammet bir telefonda oynuyordu.”
Mahkeme Başkanı: “Peki Enes’e telefon geldi mi?”
Hediye Güran: “Vallahi sanki biri aradı, konuştu.”
Mahkeme Başkanı: “Ne konuştu?”
Hediye Güran: “Arkadaşıyla konuştu.”
Mahkeme Başkanı: “Bu telefon konuşmasından ne zaman sonra evden çıktılar?”
Hediye Güran: “Görmedim.”
Mahkeme Başkanı: “Enes’in telefonla kimle konuştuğuna şahit oldunuz mu?”
Hediye Güran: “Arkadaşım dedi.”
Mahkeme Başkanı: “Daha sonra Enes ve Yüksel’de tedirgin hareketler dikkatini çekti mi?”
Hediye Güran: “Hayır.”
“EVLERE KAMERA TAKTIRILMIŞ…”
Mahkeme Başkanı: “Evlere kamera taktırılmış, biliyor musunuz?”
Hediye Güran: “Sadece Hüseyin amcagil olaydan sonra taktı.”
Mahkeme Başkanı: “Neden?”
Hediye Güran: “Kendi aileleri için.”
Mahkeme Başkanı: “Aile meclisleri için gizli toplantılar yapıldığı söyleniyor. Doğru mu?”
Hediye Güran: “Ben şahit olmadım.”
Mahkeme Başkanı: “Bu süre zarfında aile üyeleri size yanlış beyanda bulunun dedi mi?”
Hediye Güran: “Kimse demedi.”
Mahkeme Başkanı: “Narin bulunduğu gün Yüksel’in tavrı nasıldı?”
Hediye Güran: “Perişandı.”
Mahkeme Başkanı: “Nasıldı, işlediği bir suçun açığa çıkması gibi bir durumu var mıydı?”
Hediye Güran: “Bir anne olarak yüreği yanar gibiydi.”
Mahkeme Başkanı: “Salim’le hiç görüştünüz mü?”
Hediye Güran: “Hayır.”
Mahkeme Başkanı: “Salim sizin kayınbiraderiniz değil mi?”
Hediye Güran: “Evet.”
Mahkeme Başkanı: “Sizin eşiniz gidip geldiğinde size anlatmadı mı bir şey?”
Hediye Güran: “Hayır, kimse anlatmadı.”
Diyarbakır Barosu Eski Başkanı Nahit Eren, Hediye Güran’a sordu:
Nahit Eren: “Sabah çocuklarınıza kahvaltı hazırladığınızı söylediniz, Abdurahman kahvaltıda mıydı?”
Hediye Güran: “Evet.”
Nahit Eren: “Saat 13.00-15.00 arası nerede olduğunu hatırlıyor musun?”
Hediye Güran: “Evimdeydim.”
Nahit Eren: “Oğlun ifadesinde, ‘Ben saat 13.00’te uyandım, annem evde değildi, 21 Ağustos’ta sabah uyanıp bir daha uyanmamışsa, sadece 17.00 sıralarında annemi gördüm’ diyor. 13.00-15.00 arası neredeydin?”
Hediye Güran: “Evdeydim.”
Nahit Eren: “15.00-17.00 arası neredeydin?”
Hediye Güran: “Evdeydim.”
Nahit Eren: “Öğleden sonra uyanık mıydı Abdurahman?”
Hediye Güran: “Uyuyordu.”
SANIK AVUKATLARI ARAYA GİRDİ
Nahit Eren: “Salim kendi beyaz arabasıyla o evin önüne ve çevresine park etse görürdün değil mi?”
Hediye Güran: “Evet.”
Nahit Eren: “Araç büyük beyaz bir araç görmedin mi?”
Hediye Güran: “Dikkat etmedim.”
Sanık avukatları araya girdi. Üst üste aynı sorunun sorulduğunu belirtti.
Nahit Eren: “Siz Yüksel ile tek kaldığınızda Muhammet sizi gördü mü?”
Hediye Güran: “Ben onu gördüm.”
Nahit Eren: “O seni gördü mü?”
Hediye Güran: “Bilmiyorum.”
Nahit Eren: “Çıktığımda Enes’in eve girdiğini gördüm dedin. Muhammet yanında mıydı?”
Hediye Güran: “Hayır.”
Salim Güran’ın avukatı, Hediye Güran’a sordu:
“Arif’in kliması sesli mi sessiz mi çalışıyordu?”
Hediye Güran: “Eski klima olduğu için sesliydi.”
Salim Güran’ın avukatı: “Eşiniz ne zaman geldi?”
Hediye Güran: “Olay gününden sonra geldi.”
Başka bir sanık avukatı konuştu:
“Hediye Güran’ın ifadesi olaydan çok sonra alınıyor. Siz daha dün ne yaptığınızı hatırlıyor musunuz?”
SANIKLARA ‘YEMEK’ MOLASI SONRASI DURUŞMA YENİDEN BAŞLADI
Sanıklar Nevzat Bahtiyar, Salim Güran, Enes Güran ve Yüksel Güran yemek molasına çıkarıldı. Duruşmaya yarım saat ara verildi.
Duruşma 17.45 civarında yeniden başladı. Sanıkların bugün yemek yemediği gerekçesiyle yarım saat ara verildiği, durumu avukatlarının talep ettiği öğrenildi.
MEHMET ATASOY HAKİM KARŞISINDA
Mahkeme Başkanı, Mehmet Atasoy’a sordu:
“Ben gittim, Salim ve benim oğlan sondajın orada oturmuştu. Saatini hatırlıyor musun?”
Mehmet Atasoy: “Saat 15.00’i geçiyordu.”
Mahkeme Başkanı: “İkindi ezanı okunmamış mıydı?”
Mehmet Atasoy: “Hatırlayamadım.”
Mehmet Atasoy: “Tarlaya gittim, Salim ve Ramazan oradaydılar. Kısa bir süre oturdum. Tavşantepe ile Çarıklı arasındaki tarlaya indim suyu değiştirmeye gittim. Ondan sonra tekrar yukarı çıktım. Güneş batmak üzereydi. Tekrar Tavşantepe ile Batı Karakoç’un oraya gittim, güneş batmak üzereydi. Telefonu çaldı, bizim köyde bir çocuk kayıp dedi.”
Mahkeme Başkanı: “Yani o zaman yaklaşık 4 saat tarlada birlikteydiniz?”
Mehmet Atasoy: “Saati tam olarak hatırlamıyorum.”
Mahkeme Başkanı: “Salim ile konuştuğunuzda Salim’in hareketlerinden şüphelendiniz mi?”
Mehmet Atasoy: “Ben orada çok kalmadığım için…”
Mahkeme Başkanı: “İddianameye göre, Salim’in hareketleri nasıldı?”
Mahmet Atasoy: “Onu bilmiyorum.”
Mahkeme Başkanı: “15.52’de sizi telefonda aramış.”
Mahkeme Başkanı: “Ramazan size başka bir şey söyledi mi?”
Mehmet Atasoy: “Beni aramadı, öyle bir şey konuşmadık.”
Mahkeme Başkanı: “15.52’de bu konuşma ne için gerçekleşti? Sizinle değil Ramazan ile konuşuyor. Sizi kaçta aradığını biliyor musunuz?”
Mehmet Atasoy: “Aradığını biliyorum, saati hatırlamıyorum.”
Diyarbakır Barosu’ndan bir avukat, Mehmet Atasoy’a sordu: “18.38’de neredesiniz?”
Mehmet Atasoy: “Tavşantepe ile Çarıklı arasındaki tarladaydım.”
Avukat: “Oğlunuz Ramazan sizinle birlikte mi?”
Mehmet Atasoy: “Hayır.”
Avukat: “Bir telefon konuşması var. Salim Güran oğlunuzu arıyor. Kürtçe bir konuşma. ‘Senin bir şeyin düşmüş sınırda…’ Bununla ilgili bir şey söyledi mi?”
Mehmet Atasoy: “Hayır, söylese söylerdim.”
Avukat: “18.51’de bu kez oğlunuz arıyor, bir araçtan bahsediyor. Sonra 1 dakika sonra yeniden arıyor. ‘Tamam gitti’ demiş. Nedir?”
Mehmet Atasoy: “Salim bize kaçaktan dolayı haber vermemizi söylemişti.”
Avukat: “TEDAŞ’ın gece saati teftişi oluyor mu?”
Diyarbakır Barosu’ndan bir avukat, Mehmet Atasoy’a soruyor: “Bir jandarma tutanağı var. Jandarma tutanağında, oğlunuz, ‘Muhtar öğleden sonra geldiğinde her iki ayak bileğinde paçaları ıslaktı’ demiş. Doğru mu?”
Mehmet Atasoy: “Hayır, öyle bir şey yok.”
Avukat: “Dere kenarına gitmeniz mi?”
Mehmet Atasoy: “Hayır.”
Diyarbakır Barosu eski Başkanı Nahit Eren, Mehmet Atasoy’a soruyor: “Sen yukarıdaki sondaj olduğu yerde Ramazan ile Salim’in yan yana olduğu yere saat tam olarak kaçta geldiğini hatırlıyor musun?”
Mehmet Atasoy: “Hatırlamıyorum.”
Nahit Eren: “Genelde işçiyi sabah 6’da tarlaya bırakıyorum, sonra köye saat 15.00 gibi bırakıyorum, motosiklet ile tarlaya geri dönüyorum. Süreyi hatırlamıyor musun?”
Mehmet Atasoy: “Hayır.”
Nahit Eren: “Sen Narin’in nereden çıkarıldığını biliyor musun?”
Mehmet Atasoy: “Hayır, bilmiyorum.”
Nahit Eren: “3 tarlaya gittiğinde Eğertutmaz Deresi’nin konumunu görebiliyor musun?”
Mehmet Atasoy: “Bilmiyorum.”
SES KAYDI DİNLETİLDİ
Diyarbakır Barosu eski Başkanı Nahit Eren, 16.28’de gerçekleştirilen bir telefon görüşmesini Kürtçe okudu. Görüşmenin Mehmet Atasoy ve Salim Güran arasında gerçekleştiği belirtildi.
Salim Güran’ın dahil olmaya çalışması ile avukatları ses kaydını talep etti. Ses kaydı bellekten bilgisayara aktarıldı ve mahkeme salonunda dinletildi. Herkes ayağa kalktı, yemin edildi. Her iki taraftan da Kürtçe bilen avukatların ses kaydını çevirdiği öğrenildi.
Ses kaydı, dosyaya “Abi derenin yanında o tekeri açtım, ben ne yaptıysam olmadı” şeklinde girdi.
Sanık avukatı, “Tekeri açmaya çalıştım, açılmıyor” dedi.
Mehmet Selim Atasoy’a soruldu: “Bilmiyorum” diyor
Salim Güran’ın el kaldırdığını belirterek ona söz hakkı verilmesini istiyor.
Nahit Eren, yanlış çeviri yapıldığını ifade ediyor.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı avukatı, Mehmet Selim Atasoy’a sordu: “Salim size emir verir miydi?”
Mehmet Selim Atasoy: “Hayır, bizim işimiz tarla işiydi, bize yardım ederdi.”
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı avukatı: “Nevzat’ı tanıyor musun?”
Mehmet Selim Atasoy: “Tanımam.”
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı avukatı: “Salim’in maddi durumu nasıldı?”
Mehmet Selim Atasoy: “Bilmiyorum.”
Mahkeme Başkanı, Salim Güran’ı çağırdı: “Salim, bu Kürtçe konuşma nedir?”
Salim Güran: “Biz traktörün arkasına takılan taş atmak için kullanılan alete kepçe diyoruz.”
Yüksel Güran’ın kız kardeşi tanık Yasemin Gül’e Mahkeme Başkanı soruyor: “Narin’in kaybolması ve öldürülmesi olayı ile ilgili ne biliyorsun?”
Yasemin Gül: “Ben Bismil’de oturuyorum, bir bilgim yok.”
Mahkeme Başkanı: “Bu sırada Yüksel’in ‘Ne olur kızımın en kötü mezarını getirin’ gibi söylemi oldu mu?”
Yasemin Gül: “Hayır, Tülin hastaydı, Narin tek kızıydı, biz dedik belki mafyalar götürdü. Arayıp para isteyeceklerini düşündük.”
Mahkeme Başkanı: “Peki daha sonra Yüksel, ‘Ben bu Enes’i nasıl kurtarırım?’ gibi söylemlerine şahit oldunuz mu?”
Yasemin Gül: “Hayır.”
Mahkeme Başkanı: “Enes’te morluk var mıydı?”
Yasemin Gül: “Fark etmedim, sonra yaklaşınca fark ettim.”
Yüksel Güran’ın kardeşi tanık Yasemin Gül’e Mahkeme Başkanı soruyor: “Kadınlar arasında kavgayı anlatır mısın?”
Yasemin Gül: “Narin’in bulunduğu haberini gördüm, eşimi aradım. Geldim ve ablamı o halde gördüm. Allah kimseye yaşatmasın. Maşallah’ı gördüm; ‘Allah belanızı versin, boyunuz posunuz devrilsin’ gibi şeyler söyledi.”
Mahkeme Başkanı: “Neden böyle dedin?”
Yasemin Gül: “Beddua etti. Kürtçe beddua etti.”
Mahkeme Başkanı: “Tercümana sordu, tercüman: ‘Allah belanı versin, gözlerin çıksın’ dedi.”
Yasemin Gül: “Böyle diyince ben de ‘Biliyor musunuz?’ dedim. Sonra bana kızı Maşallah’ın kızı tepki gösterdi.”
Mahkeme Başkanı: “Bu sırada olay yerinde Yüksel var mıydı?”
Yasemin Gül: “Yüksel yoktu”
Diyarbakır Barosundan bir avukat, Yüksel Güran’a Yasemin Gül’e şu soruyu yöneltiyor: “Narin’i görmemesi gereken bir durumla mı karşılaştı? Dedin mi?”
Yasemin Gül: “Asla demedim. Ablamın öyle bir ilişkisi olsaydı, (Salim’i kastediyor) ablam söylerdi.”
Mahkeme Başkanı: “Komutanlar söylemiş, kendisi ‘olabilir’ demiş.”
Yasemin Gül: “Balkondan onlara baktım, şoktaydım. İçeri koridora geçtim, çok korkuyordum. Ablam gelince klima odasına geçtik. Bir komutan nefes almam gerektiğini söyledi.”
Avukat: “İlk kavga anında sizi oradan kim uzaklaştırdı? Kimse sizin ağzınızı kapattı mı?”
Yasemin Gül: “Kesinlikle kimse kapatmadı.”
Sanık avukatı soruyor: “Kime yönelik söylediniz bunları?”
Yasemin Gül: “Onlar bela okuyunca, ben de ‘bir şey biliyor musunuz?’ anlamında söyledim.”
Salondan çıkarken ablası Yüksel Güran’a dönerek, “Allah büyüktür, Yüksel, hiçbir zaman Allahtan umudunu kesme” dedi.
NEVZAT’IN KARDEŞİ GETİRİLDİ
Yasemin Gül’ün ardından Nevzat Bahtiyar’ın kardeşi Vecdi Bahtiyar getirildi.
Vecdi Bahtiyar: “Ali Rıza Güran, Hasan Kaya’ya demiş ki, ‘Nevzat kızı öldürmüş, herkes biliyor, itiraf etsin, suçu üstlensin.’ Ben de gidip Nevzat’a görüşte söyledim.”
Mahkeme Başkanı: “Siz kiminle konuştunuz?”
Vecdi Bahtiyar: “Yeğenim İbrahim bana söyledi.”
Mahkeme Başkanı: “Nerede yaşıyorsunuz?”
Vecdi Bahtiyar: “Çarıklı.”
Mahkeme Başkanı: “Narin’in kaybolma olayını biliyor muydunuz?”
Vecdi Bahtiyar: “Ben Hatay’da çalışıyordum, eşim aradı haber verdi. Salim Güran’ı aradım.”
Mahkeme Başkanı: “Salim’i nereden tanıyorsunuz?”
Vecdi Bahtiyar: “Eski köylümüzdür.”
Mahkeme Başkanı: “Nevzat diyor ki, ‘Ben eve gittiğimde kız evde ölüydü, Salim bana ben öldürdüm, al bu cesedi yok et dedi.’ Salim size bu yönde temkinlerde bulundu mu?”
Vecdi Bahtiyar: “Hayır.”
Mahkeme Başkanı: “Sizin bu rutin aramalarınız tamamen meraktan mıydı? Salim size talimat verdi mi?”
Vecdi Bahtiyar: “Hayır.”
Diyarbakır Barosu Eski Başkanı Nahit Eren, Vecdi Bahtiyar’a soruyor: “Sıralı aramaları hatırladın mı?”
Vecdi Bahtiyar: “Aradığımı biliyorum.”
Nahit Eren: “Aynı gün içerisinde 2-3 saat arayla Salim’e ne sordun?”
Vecdi Bahtiyar: “İnşallah bulursunuz dedim, buldunuz mu dedim.”
Nahit Eren: “Bir günde 2-3 defa sorma ihtiyacı hissettin yani?”
Vecdi Bahtiyar: “Evet.”
Nahit Eren: “23 Ağustos’tan sonra niye bir daha hiç aramamışsın?”
Vecdi Bahtiyar: “Çünkü köye geldim.”
Diyarbakır Barosu Avukatı, Nevzat Bahtiyar’ın kardeşi Vecdi Bahtiyar’a soruyor: “Siz mi daha samimiydiniz, Salim ile abiniz mi?”
Vecdi Bahtiyar: “Abim.”
Aile ve Sosyal Politikalar Başkanlığına bağlı avukat, Nevzat Bahtiyar’ın kardeşi Vecdi Bahtiyar’a soruyor: “50 bin liralık ödeme bu cinayete mi sebep oldu?”
Vecdi Bahtiyar: “Hayır, öyle bir şey yok.”
Avukat: “Arama çalışmalarına beraber mi gidiyorlardı?”
Vecdi Bahtiyar: “Hayır, ben görmedim.”
Avukat: “Alacak verecek meselesinden sonra Salim ve Nevzat’ın arası nasıldı?”
Vecdi Bahtiyar: “İyiydi, aralarında problem yoktu.”
Yüksel Güran’ın avukatı, Nevzat Bahtiyar’ın kardeşi Vecdi Bahtiyar’a soruyor: “Aileniz Salim’den korkar mı?”
Vecdi Bahtiyar: “Hayır, ama arkadaşı olduğu için çekinirdi.”
Avukat: “Siz?”
Vecdi Bahtiyar: “Ben sadece Allahtan korkarım.”
Avukat: “Dosyada sizin adınıza bir ihbar var.”
Vecdi Bahtiyar: “Kabul etmiyorum.”
Avukat: “Nevzat yakalanınca siz neredeydiniz?”
Vecdi Bahtiyar: “Evdeydik, yollar kapalıydı, giriş çıkışlar kapalıydı.”
Avukat: “Ali Rıza Güran teklif ile bulunmuş dediniz. Başka aracılar ile teklif ilettiğini söylediniz değil mi?”
Vecdi Bahtiyar: “Evet, telefon görüşmesi de oldu.”
Avukat: “Kimle?”
Vecdi Bahtiyar: “İbrahim Bahtiyar, Hasan Kaya ona söylemiş.”
Enes Güran’ın avukatı, Vecdi Bahtiyar’a soruyor: “Mahkeme başkanı bu soruyu geçti”
Avukat: “Kardeşinizi nasıl bir insan olarak tanımlarsınız?”
Vecdi Bahtiyar: “Kendi halinde, sakindir.”
Avukat: “Kardeşiniz soğukkanlı mı?”
Vecdi Bahtiyar: “Gördüğünüz gibi soğukkanlılığı ortadadır.”
Avukat: “Siz Nevzat’ın bu suçu işlediğine inansaydınız, yardımcı olur muydunuz?”
Mahkeme Başkanı: “Bu soruyu geçiyoruz.”
Enes Güran’ın avukatı, Vecdi Bahtiyar’a soruyor: “Nevzat’ın paraya ihtiyacı var mı?”
Vecdi Bahtiyar: “Abimin paraya ihtiyacı yok. 3 tane erkek oğlu var. Hepsi çalışıyor.”
Avukat: “Ağabeyiniz Askeri Bahtiyar parayı sever miydi?”
Vecdi Bahtiyar: “Sen de avukatsın, sen daha çok parayı sevmez misin?”
Mahkeme Başkanı: “Doğru söyledi.” (Vecdi için diyor)
Salim Güran’ın kardeşi Erhan Güran getirildi.
Mahkeme Başkanı yangını soruyor: “Bu yangını planlı mı yaptınız?”
Erhan Güran: “İstesek de yapamayız, teller çok yüksek.”
Mahkeme Başkanı: “Kamerayı neden taktınız?”
Erhan Güran: “Sürekli benim evimin etrafında çalışmalar yapılıyordu. Evimizin önüne herhangi bir şey atarlar diye kamera taktık.”
Mahkeme Başkanı: “Siz Narin bulunmadan önce mi kamera taktırdınız?”
Erhan Güran: “Evet, 4 Eylül’de.”
Mahkeme Başkanı: “Siz bu evlerde toplantı yaptınız mı gizli saklı? Narin’in kimin öldürdüğünü bilip çıkmaması için hareket ettiniz mi?”
Erhan Güran: “Çıkmaması için değil, biri bir şey biliyorsa yardımcı olsun diye toplandık.”
Mahkeme Başkanı: “Bu toplantının sebebi katilin bulunmasıydı yani?”
Erhan Güran: “Evet.”
Mahkeme Başkanı: “Bu toplantılarda Salim var mıydı?”
Erhan Güran: “Yok, o hep kolluk ile beraberdi.”
Mahkeme Başkanı: “Siz dışardasınız, tutuklu değilsiniz. Vecdi Bahtiyar olayı nedir? Para teklifi oldu mu?”
Erhan Güran: “Kesinlikle Vecdi ile yan yana gelmedik. Numarası da kayıtlı değildi. Beni aradı, kendimi tanıttı; ‘Bizim bir suçumuz yok,’ dedi. ‘Dedim biz sana bir şey dedik mi?’ Hayır dedi.”
Mahkeme Başkanı: “Ben masumum demek için aramış olamaz mı?”
Erhan Güran: “Niye beni arıyor ki?
Mahkeme Başkanı: Sen nasıl evine başın belaya girmesin diye kamera taktırmışsın; o da ondan aramış olamaz mı?”
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’ndan avukat, Erhan Güran’a soruyor: “Saat 13.00-15.00 sıralarında bir şey gördünüz mü?”
Erhan Güran: “Benim evim altta görmüyor. 17.00 sıralarına kadar evdeydim.”
Avukat: “HTS baz kayıtlarından haberiniz var mı?”
Mahkeme Başkanı: “Bu soruyu geçelim, evdeyim dedi zaten.”
Diyarbakır Barosu’ndan avukat sormaya başladı: “‘Kanala yoğunlaştık’ dediniz, neden?”
Erhan Güran: “Köpekler yönlendirdi.”
Diyarbakır Barosu’ndan avukat, Erhan Güran’a soruyor: “Siz Diyarbakır Barosu ile görüşürken Enes’e kötü muamele olacağından duyum aldığınızı söylemiş miydiniz?”
Erhan Güran: “Evet.”
Avukat: “Baro başkanı ne dedi?”
Erhan Güran: “Nasıl böyle olur, böyle bir şey dedi?”
Sanık avukatları itiraz ediyor: “O zaman özel avukat yoktu.”
Mahkeme Başkanı: “Şu an amacından saptın, teşekkürler.”
Vecdi Bahtiyar: “1-2 gündür peşimde olan kişiler var. Araştırdım, Barış Güran’ın adamları çıktı.”
Mahkeme Başkanı: “Diyarbakır Başsavcılığına gidin lütfen.”
Nahit Eren, işkence konusunda yapılan diyaloğu şu şekilde aktarıyor:
“Çocuklarımız okula gidemiyor. Aile üzerinde baskı oluştuğunu söylediler. Gözaltında çocuklarımıza işkence yapıldı” dediler.
Diyarbakır Barosu’nun tarihi, bu tür iddialarla mücadele ile geçmiştir dedim, ancak aile bireylerine işkence iddiası varsa lütfen bana anlatın. Bir arkadaşımız eline telefon aldı ve Taner isimli birini aradı. Sorduk, “Kötü muamele yapıldı mı?” sorusuna evet dedi. Bizim işlem yapmamız için başvuru yapmaları gerekiyor dedim, ancak başvuru yapılmadı.
Mahkeme Başkanı: “Toparlayalım.”
Barış Güran hakkındaki tüm iddiaları reddederek, “Adalet mülkün temelidir ama şu an benim dişlerim sallanıyor. Kim gelse yüzümüze yumruk atıyordu. İçeriye gelen bizi dövüyordu. Bütün odalar doluydu, bütün Güran ailesine işkence yaptılar” ifadelerini kullandı.
Barış, “Ferhat Bahtiyar’ın evini bilmediğim halde, dayak yememek için biliyorum dedim. Nevzat Bahtiyar bizi görünce elini cama attı, kaçmaya başladı. Sonra Nevzat’ı karşı inşaata götürdüler, topla attılar. Nevzat orada itiraf etti bence. Şakir komutan geldi, ‘çok şükür çözüldü’ dedi.”
Ali Rıza Güran tanık olarak ifade vermek üzere geldi.
Mahkeme Başkanı Ali Rıza Güran’a soruyor: “Vecdi Bahtiyar’a Nevzat’a iletmesi için suçu üstlenmesi için para teklif ettiniz mi?”
Ali Rıza Güran: “Efendim, bu işin aslı astarı yok, yalan.”
Mahkeme Başkanı: “Yeğeniniz Salim’den şüphelendiniz mi?”
Ali Rıza Güran: “Hayır Salim sürekli jandarma ile beraberdi. Ben hep yeğenlerimi köşeye çeker, sorardım. Nevzat bile bazen gelirdi, bana bir kere ‘Allah halkınızı bırakmasın’ dedi.”
O esnada Yüksel Güran bela okudu.
Mahkeme Başkanı: “Aile içinde toplantı yaptınız mı?”
Ali Rıza Güran: “Evet, yaptım”
Ali Rıza Güran, avukatlara anlatıyor: “Benim köyüm kırsal bir yer değil. Havaalanı kameraları bakıyor, baksınlar. Eğer gerçekten Nevzat, Arif’in evinden aldıysa, benim ailem öldürmüştür. Ama bu kız patikadan yukarı çıkmamışsa yalan atmasın. Nevzat, kendi evinin önünde, 3-5 kez daha önce para vererek alıştırmış, en son kucağına alıp kaçırmış.”
Ali Rıza Güran’ın ifadesi tamamlandı.
Avukatlar çok yorulduklarını ve duruşmanın bugün sonlandırılmasına talep etti.
Mahkeme Başkanı: Ben de bittim ama 1 saat daha devam.
DURUŞMA SONA ERDİ
Narin Güran davasında ikinci gün sona erdi: Duruşma yarın devam edecek.
-
Kuzey Marmara Otoyolu’nda kaza…
-
CHP’li Yücel’den Bahçeli’ye sert çıkış!
-
Plan ve Bütçe Komisyonu’ndaki görüşmelere İsrail tartışmaları damgasını vurdu
-
Özgür Özel: AKP’nin Meclis’e getireceği ‘etki ajanlığı’ teklifine karşı ‘kırmızı alarm’
-
İBB’nin pazar desteğine 44 binden fazla emekli başvurdu
-
Kazdağları köylüleri, “KIYMASINLAR ONLARA, BİZİ SUSUZ BIRAKMASINLAR”