Kaan Sezyum : Damlaya damlaya evi su bastı
Güzel tasarruf yaptık. Ama çok güzel oldu. Bir anda geçiş garantili otoyollara, hasta garantili hastanelere, uçak garantili havaalanlarına ve bunların bütçeden vantuzladığı milyarlara ket çekildi. Bir anda oldu her şey, her şey bir anda. Bir anda kaç tane bile olduğunu bilmediğimiz makam uçakları satıldı, dev şirketlere sağlanan vergi afları iptal edildi, vergilendirmeye yeni bir boyut getirildi, kaçağın önüne geçildi.
Yıllardır gördüğümüz, tanık olduğumuz israfın birden musluğu kapandı. Ülkenin her yanına yapılan, koylara, dağlara, tepelere inşa edilen saraylardan geri dönüldü. Oldu mu oldu, oldu, yeterince inanırsanız bir gün siz de şirinleri görebilirsiniz. Şirinbaba sabahtan akşama bütün paraları çılgınlar gibi ezerken, aniden tasarruf freni babayı bile şaşırttı. Gargamel desen perişan durumda. Kedisinin ıslak mama bütçesi kuru mamaya çevrildi. Kedi kumunda ise büyük gelişmeler var. Artık kendi kedi kumumuzu çıkartıyoruz. Ülkenin her yerinde kedi kumu rezervleri bulundu artık dışarıya bağımlı değiliz…
Zaten şu geçtiğimiz yirmi yılda tam belimizi doğrultuyorduk ki, aniden yüzyılın felaketi maalesef bizi vurdu. Japonları ya da tedbirlerini alan ülkeleri filan hiç vurmuyor bu felaketler ama dış güçler yine felaketleri üzerimize saldılar. Memleket üç tarafı denizler, altı tarafı çetelerle çevrili bir zar gibi atılmaya başladı. Gıda enflasyonu deseniz o da zaten full dış güç. Dünyada bizden sonra gelen en yüksek gıda enflasyonun 9-10 katıyız. Grafiklere sığmıyoruz, taşıyoruz. Zaten bir grafikte bizim ülkeyi bulmanın en kolay yolu çok uzun süredir ya grafiğin en tepesine ya da en dibine bakmak… Olan yine garibana oluyor, değişen isimler dışında mekanizmanın zerre değişmemesi bizi yordukça yoruyor. Ekmekle bile beslenmenin lüks olduğu günler önümüzdeyken, hep beraber deliği kalmamış kemerlerimize yeni delikler açacak gücümüz bile kalmadı artık neredeyse. Beslenmenin ve doymanın lüks olduğu muhteşem bir çağa hoş geldiniz.
Bir yandan neredeyse artık fosilleşmiş, mumyalaşmış zihniyetlerin yönetmeye çalıştığı ama batırdıkça batırdığı bir gerçeklik… Bitmeyen şatafat ve limitsiz itibarın tatsız ve çakarlı ışıltısı ülkenin pek bir yerini de aydınlatamıyor. Mum dibini aydınlatmaz tabii ama dibimiz zaten karanlıktaydı, kimsenin de aydınlatmaya niyeti yoktu. Giderayak, ülkeyi dünyadan ve gerçeklikten kopartmak adına, beğenmediğimiz ve onaylamadığımız her şeyi ve her davranışı ısrarla yasaklamaya, anayasaya ve evrensel kurallara uymadığımız kaliteli bir yaşamın içindeyiz. Yapmadığınız belgeselden ötürü bile tutuklanabiliyorsunuz. Çünkü ülkemizi sevmiyorsunuz.
Kaan Sezyum’un yazısının devamı