Hamas’ın başlattığı Aksa Tufanı operasyonunu değerlendiren uzmanlar Filistin mücadelesine dair bilindik denklemlerin yıkıldığını vurguluyor. Uzmanlara göre Ortadoğu’da savaşın genişlemesiyle ilgili senaryolar gerçeğe dönüşebilir.
Hamas’ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları’nın, İsrail’e karşı ‘Aksa Tufanı’ operasyonunun yankıları sürüyor. İsrail ordusu, “savaş durumu alarmı” ilan ederken sabah saatlerinde abluka altındaki Gazze Şeridi’nden İsrail’e 5 bin roket atıldı.
Ortadoğu uzmanları çok sayıda ölü ve yaralının olduğu bölgedeki gerilim ve çatışmaları BirGün’e değerlendirdi.
Bölgede yıllardır devam eden çatışma durumuna vurgu yaparak 4 konuya dikkat çeken Ortadoğu Uzmanı Gazeteci Hasan Sivri, şu değerlendirmeleri yaptı:
“Maalesef Batı ana akım medyasında olduğu gibi Türkiye’de de bu çatışmalar ve yaşanan bütün gerilimler o sahada dün başlamış gibi okunuyor ama burada bir işgal söz konusu. 1948’den önce de Filistinli köylerin etnik temizlik yapılarak katliamlara uğratılarak Filistinlilerin göçüyle başlayan bir işgal söz konusu. Ve bu işgalin tarih boyunca getirdiği savaşçılar, çatışmalar ve en nihayetinde Filistin’i Gazze gibi sınırda, deniz kenarında sıkıştırması, araya yerleştirdiği yerleşimcilerle Filistinlileri birbirinden ayırması söz konusu. Dolayısıyla buradaki esas konularından bir tanesinin bu olduğunu düşünüyorum. Bu savaş bugün başlamadı. Bu işgal 75 yıldır Siyonistlerin, daha İsrail’i kurmadan önce o bölgeye girdiklerinde yaptığı katliamlarla başladı.
İkincisi buradaki önemli diğer bir nokta özellikle son yirmi yılda Gazze’ye yönelik dört büyük savaş ve saldırı düzenledi İsrail ordusu. Burada çoğunlukla saldırılar Gazzelilerin, roketleriyle cevap vermeleri ve İsrail’in hava saldırılarıyla yürüyordu. Bugün olan şey, bütün Filistin davasına dair bildiğimiz bütün algıları yıkan bir gelişme oldu. Bunun içine psikolojik savaşı ekleyin, caydırıcılığı ekleyin. Bütün bu kavramları yeniden düşünmemize neden olacak bir çeşit denklem kırıldı burada.
“ÇATIŞMA İSRAİL ORDUSUNUN HİÇ BEKLEMEDİĞİ BİR BÖLGEDE”
İlk defa Gazze’nin dışına çıkılarak Gazze’nin dışında illegal sayılan yerleşimcilerin kaldığı bölgeler ele geçirilerek İsrail askerleriyle birebir sokak çatışmalarının yaşandığı ve İsrail ordusunun da açıkladığı üzere en az üç tane yerleşim bölgesinin Gazze’den gelen silahlı gruplarca kontrol altına alındığı şeklinde bir gelişme de yaşanıyor. Dolayısıyla çatışma İsrail medyasının da anlattığı ve aktardığı üzere istihbarat zaafiyetiyle birlikte İsrail ordusunun hiç beklemediği bölgede ve alanda devam ediyor. Kontrolden de çıkmış durumda şeklinde değerlendiriliyor İsrail medyası tarafından. Dolayısıyla bu ikinci ve esas noktalardan biri olduğunu düşündüğüm bir konu. Çatışmaların, Gazze’nin dışına yayılması ve Filistin’in, esas ‘denizden nehire, kuzeyden güneye’ şeklindeki sloganlarına uygun bir şekilde hareket ettiklerini görüyoruz.
Üçüncü esas bir konu ise burada sadece Hamas yok, İslamcılar savaşmıyor bu bölge. Gazze’de on dört ya da on beş tane silahlı grup var ve bütün bu silahlı gruplar ortak operasyon çatısı altında hareket ediyor. Ve az önce de Filistin Halk Kurtuluş Cephesi de halkına her alanda, her sokakta, her türlü direniş aracıyla bu çatışmaya ve savaşa katılmaları gerektiğine dair çağrı yaptı. Dolayısıyla üçüncü noktadan bir tanesi Batı’nın özellikle üzerine vurgu yaptığı İslamcı teröristler şeklindeki Hamas ile sınırlandırdığı Gazze’de aslında Filistinlilerin birçok silahlı grubunun olduğunu, burada Hamas’ı da aşan, karşı direniş olduğunu gösterdiği şeklinde bir okuma yapmak gerektiğini de düşünüyorum.
Bir süredir özellikle Lübnan ve Suriye’nin güneyinde cepheleri Filistin cephesiyle birleştirmeyle ilgili niyetlerin olduğuna dair açıklamalar geliyordu İsrailli yetkililerden. Bununla ilgili kaygıları vardı. Özellikle Golan’ın Trump döneminde İsrail toprağı sayılması BM’nin kararlarına rağmen Suriye toprağı olan Golan tepelerinin İsrail’le toprağı olarak tanınması. Onun dışında hem Lübnan güneyinde hem Suriye’nin güneyinde Hizbullah’ın mevcudiyeti bu çatışma ihtimalini artırıyor.
Bununla ilgili bölgesel gelişmelere de uygun olarak çetelerin birleşmesiyle ilgili Filistinlilerin de çağrısı oldu. Bununla ilgili bir gerilimin tırmanması ve savaşın genişleme ihtimali söz konusu. Çünkü Hizbullah bunu da gizlemiyor. İsrail’in bir işgalci olduğunu bölgede yaşama hakkı olmadığını savunan bir yerden konuşuyor. En nihayetinde büyük savaşın yaklaştığına dair geçtiğimiz dönemlerde buna sürekli vurgu yapıldı. Aynı zamanda Filistinli örgütlerin çoğunun temsilcilerinin Şam ve Beyrut’ta bulunduğunu da vurgulamamız gerekiyor. Dolayısıyla muhtemelen cephelerin birleştirilmesiyle ilgili ya da savaşın genişlemesiyle ilgili olası senaryoların bana kalırsa Filistinli direniş grupları ile Hizbullah ve Suriye’deki diğer gruplar arasında istişare edildiğini de düşünüyorum.
Son olarak da Hizbullah’ın açıklamasına baktığımız zaman da Gazze’deki Aksa Tufan operasyonuyla ve operasyon liderleriyle iletişim ve temas halindeyiz şeklinde bir açıklama da geldi. Dolayısıyla yakın bir temasın olduğunu ve bu temasın başka senaryoları da kapı aralayabileceğini de düşünmemiz gerekiyor diye düşünüyorum.”
“FİLİSTİNLİ ÖRGÜTLER CEPHEDE BİRLİK İSTİYOR”
Filistin örgütlerinin bu sefer cephede birlik kurarak topyekun bir direnişe geçmek istediklerini söyleyen araştırmacı-yazar Faik Bulut, şöyle konuştu:
“Fanatik Yahudi’lerin El Aksa Mescidi’ne girip orada ibadet etmesi orayı ele geçirmek istemeleri bu olayların ortaya çıkmasına zemin hazırladı. Ayrıca İsrail son dönemde epeyce Filistinli öldürdü. Buna tepki olarak başladı. Kudüs’ü Mescid’i Aksa’yı sahipleniyorlar, bize aittir diyorlar.
Cuma günü zaten Kudüs’te Filistinli Müslümanlara Mescid’i Aksa’ya gittiler hem namaz kıldılar hem de bu yaşananları protesto ettiler. Çok sayıda tutuklu var. Birkaç aydır bu fanatik, sağcı, Siyonist, ırkçı hükümet tümüyle buraları geçirmek istiyor. Burada Kuvara diye bir bölge var. Burayı ele geçirmek istiyorlar. Buna karşı da direniş var. Silahlı direnişler bombalı direnişler. Bazen intihar eylemleri yapılıyor. Filistin yönetimi işbirlikçi olduğu için hiçbir şey yapamıyor. Tersine neredeyse İsraille birlikte çalışıyorlar. Dolayısıyla bunlara tepki olarak malum gördüğünüz şey bu yaşananlar oldu.
Çatışmalar devam ediyor. Belki bir operasyon olabilir. Karadan bir operasyon olabilir. Yüzlerce roket atıldı Gazze tarafından buraya, bunun içinde Kudüs de var. Bunun için de Tel Aviv de var. Yani o demir kubbe çok fazla işe yaramadı. Onu özellikle belirtmek istiyorum. İsrail savaş hali ilan etti. Gerisi ne olur? Henüz bilemiyorum. Ama bunun neticesinde İsrail’deki o muhalefet sekiz aydan beri muhalefet hükümete karşı diyorsa her hafta sokaklara çıkıyordu. Hükümetin düşürülmesi için. Büyük ihtimalle o şimdilik bu olay nedeniyle artık muhalefet sokağa çıkmayacaktır. Çünkü hükümetin yanında yer alacaktır Hamas’a karşı. Filistin örgütleri bu sefer cephede birlik kurarak topyekun bir direnişe geçmek istiyorlar. Bu da aynı zamanda adı konulmamış üçüncü bir ittifakın, silahlı ittifakların olması manasına geliyor.”
“İSRAİL MUHAKKAK KARŞILIK VERECEKTİR”
Yaşananların çok ciddi olduğunu vurgulayan ve birçok ülke iktidarı için de ‘test’ olduğu yorumunu yapan Ortadoğu Uzmanı Hüsnü Mahalli ise şu değerlendirmelerde bulundu:
“İsrail yetmiş yıldır sivillere yönelik saldırılar gerçekleştirdi, Filistin toprağını işgal ediyor. Bunlar yaşanırken kimse sesini çıkarmıyor. Toprakları elinden alınmış. İsrail devleti kurulmuş. Filistin toprağı üzerinde kimse sesini çıkarmıyor. Bugün İsrail için tarihi bir gün. Bu yaşadıkları korku İsrail’in geleceği açısından pek çok şeye ışık tutacaktır. Çünkü İsrail yaşayanlar o toprakların insanları değil. Onlara şu söyleniyor. ‘İsrail dünyanın en güçlü ülkesi, istediğini yapar, istediğini keser. Dünyada hiç kimse İsrail’e karşı koyamaz’ ama gelinen süreçte pek çok İsrailli korkudan kaçıyor, uçakları bile kaçırıyorlar.
İsrailli, Yahudi yerleşimciler daha dün Mescidi Aksa’ya girdiler. Haftada üç gün yapıyorlar bunu. Dün çünkü Yahudilerin kutsal bir günüydü. Kimse sesini çıkarmıyor. Hiç kimse. Yani Filistin milistin diye bağıranlar Aksa Aksa diye ağlaşanlar Türkiye dahil susuyor. Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı kastediyorum. Gidiyorlar İsrail’le konuşuyorlar. Tokalaşıyorlar. Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Fransa, Ürdün, Arap iktidarlar hepsi işbirliği içinde. Onlar için de bir testtir diye düşünüyorum.
İsrail bir karşılık muhakkak verecektir. Şu anda İsrail uçakları Gazze’yi bombalıyor. Öte yandan istediği kadar bombalasın. Yani ilk defa yapmıyor ki. Altı ay önce de bombalamıştı. Her fırsatta zaten bombalıyor, insanları yerlerinden yurtlarından ediyor. Bu harekette sadece Hamas yok. Filistin’in bütün grupları orada. Yalnız İslami cihat yok. Gazze’de on iki tane Filistin örgütü var. Ve bunların yarısı solcu, Filistin Halk Cephesi vs de var. Ama uluslararası medya Hamas’a yüklemek istiyor. Demin de söylediğim gibi İsrail bombalamaya başladı zaten. Ama hiçbir şey ifade etmez. Yaşananlar gayet ciddi, bundan sonra çok enteresan sürprizlerin yaşanacağını düşünüyorum.”