Türkiye’de bir dolandırıcılık holdingi kurulmuş. Farklı dolandırıcılık yöntemlerini aynı çatı altında birleştiren çete, İstanbul’da 4 çağrı merkezi kurarak onlarca dolandırıcıyı çalıştırmış. Çetenin elinde 80 milyonun kimlik bilgileri ve internet alışveriş verileri var. Kargoyu teslim almayan ve iade eden binlerce kişiyi dolandırmışlar. Jigolo tuzağına onlarca kişiyi düşürmüşler. Cinsel ilaç vurgunu ile insanları zehirlemişler.
Türkiye’de bir dolandırıcılık fırtınası yaşanıyor. Devlet, kişisel verileri koruyamadı ve on milyonlarca insanın kimlik, adres bilgileri ortalığa saçıldı, dolandırıcıların eline geçti. Memleket insanı sahipsiz ve yolunacak kaza dönüştürüldü. Adliyeler dolandırılan kişilerin suç duyurularıyla dolu ve savcılıklar şikayetlere yetişemiyor. Davaların açılması yıllar sürüyor.
İstanbul 21. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılaması başlayan çok çarpıcı bir örneğe mercek tutalım. İddianameden anlatıyorum:
Abdullah Coşkun Çelebioğlu. 45 yaşında. Bir dolandırıcılık holdingi kurdu. Farklı yöntemleri aynı çatı altında birleştirdi. O kadar rahattı ki; İstanbul’da Güngören, Esenyurt, Bahçelievler ve Bakırköy’de 4 ayrı çağrı merkezi açtı. Burada hafta içi her gün saat 09.00 ile 18.00 arasında, cumartesi günleri ise 09.00 ile 14.00 arasında mesai yapan dolandırıcılar, dolandırdıkları kişi başına prim alıyordu. Sadece Güngören’deki 1 numaralı çağrı merkezinde 30 dolandırıcı çalışıyordu.
Yöntemler çok basitti.
BİRİNCİ YÖNTEM: KARGO İADE VURGUNU
Daha önce kargo şirketlerinde çalışan çete üyesi Oktay Mert, Türkiye’nin büyük iki kargo şirketinin yakın dönemli kargo bilgilerine sızıyordu. İnternetten verdiği siparişi almayan ya da iade eden kişileri çete lideri Abdullah Coşkun Çelebioğlu’na iletiyordu. Böylece; siparişi almayan kişilerin kimlik, telefon, adres ve daha önceki alışveriş bilgileri çetenin eline geçiyordu.
Birinci aşama: Abdullah Coşkun Çelebioğlu’nun bilgisayarında devasa bir veri havuzu oluşmuştu. Her gün veri havuzundan dolandırılmaya aday bin kişiyi seçip bir excel listesi hazırlıyordu. Bu listedeki isimleri 4 çağrı merkezinin yöneticilerine paylaştırıyordu.
Her sabah çayını, kahvesini alarak çağrı merkezindeki bilgisayarını açan dolandırıcılar ekranda dolandırılacak kişilerin listesini görüyordu. İsimleri, adresleri, sipariş edip almadıkları ya da iade ettikleri ürün, alışveriş yapılan site veya işletme, teslim ve iade tarihi yazıyordu.
İkinci aşama: Çağrı merkezindeki ‘SMS’ci’ denilen dolandırıcılar, patates hat olarak adlandırılan Türkiye’deki yabancı uyruklular üzerine alınmış telefon numaralarından listedeki isimlere şu mesajı atıyordu:
“Tüketici Kanunu’na aykırı olarak teslim alınamayan kargonuz sebebiyle firmamızın oluşan zararından dolayı hakkınızda icra takibi başlatılacaktır. En kısa sürede iletişime geçiniz.” Mesajın sonuna ‘Avukat D. C.M.’ gibi isimleri yazıyorlardı.
Üçüncü aşama: Eğer mesajı alan kişi, bu numarayı ararsa ‘Uzlaştırmacı’ denilen ve avukat rolü konusunda uzmanlaşmış dolandırıcı telefonu açıyordu. Hukuki terimleri kullanan bu kişiler, “Kargoyu teslim almadığınız için şirket zarara uğradı ve size dava açacak. Eğer kargo bedelini öderseniz ürün size gönderilecek ve dava açılmayacak” diyordu. Bu kişileri ödeme yapmazsa icra yoluyla çok daha büyük zarara uğrayacaklarına ikna ediyorlardı. Mesela; “Bu 950 TL’yi ödemezseniz, mahkeme masraflarıyla birlikte 10 bin TL tahsil edilecek” diyerek insanları korkutuyorlardı.
PRİM KODLARI BİLE VAR
Dördüncü aşama: Korkan kişi, ödemeyi kabul ederse IBAN’cı devreye giriyordu. Patates hatlardan IBAN bilgilerinin olduğu SMS’i dolandırılan kişiye gönderiyordu. Açılabilecek davalara mani olabilmek için banka işleminin açıklama kısmına ‘Ürün bedeli’ ve ‘CH’ ile başlayan kodlar yazmalarını istiyorlardı. ‘CH’ ile başlayan ve ‘CH01’, ‘CH02’, ‘CH03’… ‘CH25’, ‘FC01’ diye devam eden bu kodlar, dolandırıcının kim olduğunu belli ediyordu. Dolandırıcı banka işlem açıklamasına eklenmiş kod sayesinde çeteden prim alıyordu.
Çete lideri Abdullah Coşkun Çelebioğlu, dinlemeye takılan bir konuşmasında işlerinin çok iyi olduğunu ve çalıştırdığı dolandırıcılara verdiği prim ile övüyordu: