ÇYDD, İstanbul’daki Genel Merkez önünde Millî Eğitim Bakanlığı’ndan beklentilerini açıkladı. ÇYDD Genel Başkanı Prof. Dr. Ayşe Yüksel’in okuduğu açık mektupta, okullarda imam, müezzin ve her ne sıfatla olursa olsun din görevlilerinin bulundurulmaması gerektiği belirtilerek şunlara yer verildi:
“Milli Eğitim Bakanlığı’ndan ulusumuzun çağdaş geleceği ve kamu yararı adına beklentilerimizi, aşağıdaki başlıklar halinde Bakanlıkla ve kamuoyu ile paylaşmak istiyoruz:
“ANAYASA’YA VE MİLLİ EĞİTİM TEMEL KANUNU’NA AYKIRI ÇEDES PROJESİ VE PROTOKOLÜ SONA ERDİRİLMELİDİR”
“ZORUNLU TEMEL EĞİTİM, LİSEYİ DE KAPSAYACAK ŞEKİLDE KESİNTİSİZ VE BÜTÜNCÜL BİR ŞEKİLDE YENİDEN DÜZENLENMELİDİR”
– Laik, bilimsel ve karma eğitim ödünsüz şekilde korunmalıdır. Okullarda ve MEB teşkilatında hiçbir tarikat ve cemaat yapılanmasına izin verilmemelidir. Tarikat ve cemaatlerin yüzyılın iyilik hareketi denilerek kamu kurumlarına ve eğitim alanına girmesinin acısını FETÖ darbe girişimi ile ulusça yaşadığımızı unutmamalıyız, gerekli dersler çıkarılmalı, benzer hatalar yapılmamalıdır.
– Milli Eğitim Bakanlığı’na bütçeden ayrılan pay ve bu ölçüde okullara gönderilen ödenekler de arttırılmalıdır. Okul çağındaki çocuklara sosyal devletin bir gereği olarak beslenme desteği verilmelidir. Okulların niteliği ve ulaşılabilirliği, eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanmasının en temel koşuludur.
– Zorunlu temel eğitim, liseyi de kapsayacak şekilde kesintisiz ve bütüncül bir şekilde yeniden düzenlenmelidir.
“KIZ ÇOCUKLARININ OKULLULAŞMASININ ÖNÜNDEKİ ENGELLER KALDIRILMALI”
“ÖĞRETMENLİK SIRADAN BİR DEVLET MEMURLUĞU KONUMUNDAN KURTARILMALI”
“İZİNSİZ ÇALIŞAN YERLER KAPATILMALI”
“ATANAMAYAN ÖĞRETMENLER SORUNU ÇÖZÜLMELİ”
– Atanmayan öğretmenler sorunu çözülmeli, öncelikle eğitim fakültesi mezunları olmak üzere atanma bekleyen tüm öğretmenlerin ataması yapılmalıdır. Sözleşmeli ve ücretli öğretmenlik uygulamasına son verilmeli, eğitim öğretime katılan tüm öğretmenler kadrolu olmalı ve devlet memurluğu güvencelerinden yararlanmalıdır.
– Başta İstanbul olmak üzere okulların deprem ve diğer risklere göre analizleri yapılmalı, gerekli önlemler alınmalıdır. Sınıfların öğrenci sayısı düşürülmeli, derslik sayısı arttırılmalı, gelişmiş ülkelerin seviyesi yakalanmalıdır. Taşımalı eğitime son verilmelidir. Biz ülkemizin çağdaş geleceğine inanan, sorumlu yurtsever yurttaşlar olarak ülkemizin bütün sorunlarının laik, bilimsel ve çağdaş bir eğitim sistemiyle çözüleceğine ve bu sayede ülkemizin her bakımdan kalkınacağına inanıyoruz. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği olarak, önceki yıllarda olduğu gibi Milli Eğitim Bakanlığımız ile iş birliği protokolü imzalayarak sorunların çözümünün bir parçası olmayı arzu ediyoruz, bu yolda Milli Eğitim Bakanlığı’na tüm üye ve gönüllülerimizle destek vermeye hazırız. Büyük Atatürk’ün ‘Eğitimdir ki bir milleti ya özgür, bağımsız, şanlı, yüksek bir topluluk halinde yaşatır; ya da esaret ve sefalete terk eder’ sözünün Milli Eğitim Bakanlığı’na ışık olmasını ve yol göstermesini diliyoruz.”