Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), kamu toplu sözleşme görüşmelerinde iktidarın zam teklifini protesto etmek ve taleplerine dikkat çekmek için 1 günlük iş bırakma eylemi yaptı. KESK Eş Genel Bakanı Şükran Kablan Yeşil, iktidarın zam teklifine tepki göstererek “Ücretlerdeki erime, alım gücümüzdeki düşüş her geçen gün artar ve yoksullaşırken birileri de çıkmış hala hükümetin teklifinin revize etmesini beklediğini söylüyor. Bizleri bu kadar yok sayan bu teklifin üç beş puan artırılarak revize edilmesi kabul edilebilir değildir. İktidarın kendi enflasyon hedeflerinin bile altında kalan, TÜİK’in sanal rakamlarına dayalı bu teklif bizim açımızdan yok hükmündedir” dedi.
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), toplu sözleşme görüşmeleri devam ederken taleplerine dikkat çekmek için ülke genelinde 1 günlük iş bıraktı. KESK, “Gerçek Bir Toplu Sözleşme İstiyoruz” sloganı ile Ankara Sakarya Caddesi’nde açıklama yaptı. Konfederasyon üyeleri, “Emek, grev, genel direniş”, “Sefalete teslim olmayacağız”, “Toplu sözleşme hakkımız, grev silahımız”, “Hükümet zammını al başına çal”, “Sermaye mezara emek iktidara” sloganları attı. KESK Eş Genel Bakanı Şükran Kablan Yeşil, burada yaptığı açıklamada şunları kaydetti:
“BU TEKLİFTE KAMU EMEKÇİSİNİ, EMEKLİSİNİ MEMNUN EDECEK NE VARDIR”
“Bilindiği üzere 14 Ağustos’ta toplu sözleşme teklifi açıklandı. İktidar, 2024 yılı için yüzde 14 artı yüzde 9 maaş artışı, 2025 yılı için ise yüzde 6 artı yüzde 5 maaş artışı teklif etti. Sefalet koşullarını dayatan bu teklifle hepimizle açıkça alay ettiler. Kısacası dağ fare doğurmuştur. Çalışma Bakanı haftalardır ‘müzakerelerimizin tüm tarafları memnun edecek şekilde hayırla sonuçlanacağını ümit ediyorum’ açıklaması yapıyor. Biz de buradan soruyoruz, bu teklifte 4 milyonu aşkın kamu emekçisini, 2 milyonu aşkın kamu emeklisini memnun edecek ne vardır? İnsanca yaşamaya yetecek bir ücret artışı var mı? Yok. Taban aylığımıza yansımayan 8.077 TL tutarındaki ilave seyyanen ödeneğe ilişkin bir adım var mı? Yok.
“KONUTU OLMAYAN KAMU EMEKÇİSİNE KİRA YARDIMI VAR MI? YOK”
Barınma hakkı kapsamında konutu olmayan kamu emekçisine kira yardımı var mı? Yok. Hangi ad altında olursa olsun emekli maaşlarımızı adeta kemiren, tüm ek ödemelerin taban aylığımıza, emekliliğimize yansıtılması var mı? Yok. Büyümeden, refahtan pay var mı? Yok. Yıllardır maaşlarımızı dilim dilim buharlaştıran gelir vergisi adaletsizliğine son verilmesi var mı? Yok. Ücretsiz servis, yemek, ulaşım taleplerine ilişkin bir adım var mı? Yok. Vekil, ücretli, taşeron, sözleşmeli, İHS’li gibi farklı adlar altında sürdürülen güvencesiz istihdama son verilmesi, güvencesiz istihdam edilenlerin kadrolu-güvenceli istihdama geçirilmesi var mı? Yok. Kamu kurumlarında ücretsiz kreşler açılması, söz konusu kreşler açılıncaya kadar kreş yardımı verilmesi var mı? Yok.
“ORTADA BİR TOPLU SÖZLEŞME TEKLİFİ YOK, DAHA FAZLA YOKSULLUKLA DAHA FAZLA SEFALETLE TEHDİT VAR”
Kayırmanın, torpilin kapısını sonuna kadar açtığını kabul ettiğiniz, seçim öncesi sözünü verdiğiniz mülakatın kaldırılması var mı? Yok. Kadın kamu emekçilerine; çalışma yaşamında uygulanan, cinsiyetçiliğin, ayrımcılığın, mobbingin son bulması var mı? Yok. OHAL KHK’leri ile sorgusuz-sualsiz işinden ekmeğinden edilen kamu emekçilerinin görevine iadesi, 7 yıldır yaşadıkları zulme son verilmesi var mı? Yok. Bizim için en önemlisi grev hakkı ile tamamlanmış gerçek toplu sözleşme sistemi, demokratik bir çalışma yasasına ilişkin tek bir cümle var mı? Yine yok. Çünkü aslında ortada bir toplu sözleşme teklifi yok. Peki, ne var? 4 milyonu aşkın kamu emekçisini çalışırken daha fazla yoksullukla, 2,5 milyon emekliyi ise daha fazla sefaletle tehdit var.
“TÜİK’İN SANAL RAKAMLARINA DAYALI BU TEKLİF BİZİM AÇIMIZDAN YOK HÜKMÜNDEDİR”
Dört kişilik bir ailenin yoksulluk sınırı Temmuz 2023 itibarı ile 38 bin TL’ye ulaşmıştır. Buna rağmen kamu işvereni açıkladığı teklifi ile mevcutta 22 bin TL olan maaşın tam iki yıl sonra 30 bin 425 TL olmasını vaat ediyor. Yine bugün 20 bin 350 TL olan en düşük kamu emekçisi maaşının iki yıl sonra 28 bin 145 TL olmasını vaat ediyor. Üstelik iki yıl sonrasına havale edilen bu rakamların içinde taban aylığımıza yansıtılmayan, dolayısıyla emekli aylıklarımıza yansıtılmayan ilave seyyanen ödenek tutarlarının olduğunu açıklıyor. Ücretlerdeki erime, alım gücümüzdeki düşüş her geçen gün artar ve yoksullaşırken birileri de çıkmış hala hükümetin teklifinin revize etmesini beklediğini söylüyor. Bizleri bu kadar yok sayan bu teklifin üç beş puan artırılarak revize edilmesi kabul edilebilir değildir. İktidarın kendi enflasyon hedeflerinin bile altında kalan, TÜİK’in sanal rakamlarına dayalı bu teklif bizim açımızdan yok hükmündedir.
“SEÇİMDEN ÖNCE EN DÜŞÜK EMEKLİ MAAŞI 22 BİN OLACAK DEDİLER, SÖZLERİNİ TUTMADILAR”
Buradan tüm kamu emekçilerine, emeklilere sesleniyoruz. Yıllardır önümüze konulan bu tutmayan hedeflerin, suni TÜİK rakamlarına dayalı bir yüzdelik artışların faturasını hepimiz maaşlarımızda her yıl daha fazla erime, daha fazla yoksullaşma, daha fazla güvencesiz hale getirilme ile ödedik. Seçimden önce ‘en düşük memur maaşı 22 bin TL olacak, artışlar emekli maaşlarına da yansıtılacak’ sözü verdiler. Ancak verdikleri sözü tutmadılar. İlave seyyanen ödenek adı altında yeni bir maaş-ücrete rejimi getirdiler. Bugün için ortalama 13 bin TL’lik bir tutarı emekli aylığı bağlama tutarımızdan düştüler. Ne yazık bizim dışımızda, KESK dışında diğer konfederasyonlar bu tuzağa dikkat çekmedi. Görmezden geldiler. Hala görmezden gelmeye devam ediyorlar.
“KESK OLARAK HÜKÜMETİN SEFALET-YOKSULLUK VE GÜVENCESİZLİK DAYATAN İLK TEKLİFİNE KARŞI İLK UYARIMIZI YAPIYORUZ”
Son bir ayda hızlanan zam kasırgası zincirleme bir şekilde iğneden ipliğe tüm ürünlere yansımaya devam ediyor. Maaşlarımız elimize geçmeden eriyor. Hepimize dayatılan bu yoksulluğa dur deme vakti gelmedi mi? Bu sefalete dur deme vakti gelmedi mi? Bugün kamu emekçileri ile emekliler ‘hak verilmez mücadele ile alınır’ diyerek sorunlarımız, taleplerimiz için alanlarda. KESK olarak hükümetin sefalet-yoksulluk ve güvencesizlik dayatan ilk teklifine karşı ilk uyarımızı bugün tüm Türkiye’de yapıyoruz. Bugün üretimden gelen gücümüzü kullanarak 1 günlük hizmet üretmiyoruz. Bu daha başlangıç, mücadele etmeye devam edeceğiz. Unutmayalım ki, kazananlar hep mücadele edenlerdir. Bu garabet sisteme karşı yoksulluk sınırı üzerinde insanca yaşamaya yetecek bir ücret, güvenceli istihdam, demokratik bir çalışma yaşamı, grev hakkı ile tamamlanmış gerçek toplu sözleşme sistemi için tüm kamu emekçilerini, emeklileri, omuz omuza vermeye davet ediyoruz.”
Şükran Kablan Yeşil’in ardından konuşan CHP Genel Başkan Yardımcısı Hasan Efe Uyar, sözlerine dün cezaevine giren gazeteci Barış Pehlivan’a destek ve dayanışma mesajı göndererek başladı. Uyar, şunları söyledi:
“SARAYIN SOFRASINDA OTURUP ALIN TERİ PAZARLAYANLARIN YANINDA DEĞİLİZ. SOKAKLARDA HAK TALEBİNDE BULUNANLARIN YANINDAYIZ”
“Seçimden önce AKP iktidarı evvela asgari ücret için 500 dolar seviyesinde olacak dedi. Seçim bitti, milyonlarca emekçiyi ilgilendiren asgari ücret tiyatrosunu utançla kapattılar. O 500 doların yerinde yeller esiyor, emekçiler can çekiyor. Kendi kurumları dahi 2024 enflasyon beklentilerini yüzde 33 olarak açıklarken 2 gün önce bakanlıktaki toplantıda milyonlarca emekçiye, emekliye layık gördükleri zam oranı sadece yüzde 14 artı yüzde 9 oldu. Bu ne demektir biliyor musunuz; ‘Hayatta kalabilecekseniz kalın, sizlere kolay gelsin.’ Yarattıkları bu kirli ekonomik düzenin, yükselttikleri enflasyonun, zam yağmurunun sorumluluğunu üzerine almayıp yurttaşların yaşam refahını nasıl yükseltiriz derdine düşmeyip, çetelerimizin servetine nasıl servet katarız, Lale Devrimizi nasıl sürdürürüz derdindeler. Bu düzen böyle gitmez. Bu mücadeleler verilirken ne kadar gayrimeşru süreçlerle bir iktidar örmüşseniz örün biz size müsaade etmeyeceğiz, geçit vermeyeceğiz. Bizler sarayın sofrasında oturup alın teri pazarlayanların yanında değiliz. Bizler sokaklarda hak talebinde bulunanların yanındayız, yanında olmaya devam edeceğiz. Haklarımızı muktedirin elinden söke söke alacağız.”