İki 12 Eylül: 12 Eylül 1980 ve 12 Eylül 2010.
İki kılıç: namaz kılıcı ve asker kılıcı.
Üç Anayasal hal: demokratik, otoriter ve keyfi
İKİ 12 EYLÜL
Tarihimizin en acımasız ve kalıcı etkileri olan 12 Eylül 1980 askeri darbesi sonrası hazırlanan 1982 Anayasası, Aralık 1983’te yürürlüğe girdi.
Güvenlikçi ve otoriter Anayasa, darbe üzerinden 7, yürürlüğe girişi üzerinden 4 yıl geçtikten sonra değiştirilmeye başlandı. ‘Sınırlı iktidar ve güvenceli özgürlük’ ereğinde değişiklikler 2004’e dek sürdü: hukuk devletinin onarımı.
12 Eylül 2010’da halka sunulan Anayasa değişikliği için, iktidar partisi AKP, ‘Fetö kumpası idi’ dedi. Ortağına ilişkin bu iddia, hukuken geçerli değil; çünkü Anayasal görev, yetki ve sorumluluk, TBMM’de çoğunluğu bulunan Parti ve Hükümetine ait. Buna karşın eğer iddia doğru ise, siyasal iktidar görevini yapmadı: fiili koalisyon ve keyfi yönetim.
Darbe ile hesaplaşma adına halkoyu tarihini 12 Eylül olarak belirleyenler, 7 yıl sonra “Anayasal ve siyasal mirası ret” (2017) için, eski ortağın başarısız darbe girişimini itici güç olarak kullandı.
Yıkımın 7. Yılında bugün, 2017 aktör ve antrenörü, kişisel iktidarı kalıcı kılmaya yönelik anayasal ve tarihi dezenformasyonda sınır tanımıyor.
İKİ KILIÇ
Anayasal amacı “milletçe dayanışma ve bütünleşme” olduğu halde Diyanet İşleri Başkanlığı (DİB), camilerde ibadet sırasında kılıçla temsil ediliyor.
Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) mensubu teğmenler, mezuniyet töreninde kılıç çatarak and içiyor.
ÜÇ ANAYASAL HAL
Demokratik/otoriter/ fiili-keyfi sıfatları, üç hali ifade ediyor.
-Genel esaslar, 1982 Anayasası’nın ilke olarak demokratik hükümleri.
-“Cumhurbaşkanı Devletin başıdır. Yürütme yetkisi Cumhurbaşkanına aittir.” hükmü (md.104/2017) çerçevesinde yapılan düzenlemeler, çoğunlukla otoriter nitelikte.
-CB’nin Parti başkanı olması ve bu sıfatı da kullanarak söylem, eylem ve işlemleri, çoğunlukla ‘fiili ve keyfi’. Teğmenler için “mutlaka temizlenecek” ifadesi, güncel tipik örnek.
DİB/ İHL /TSK
TSK mensupları için yaptırım ve İmam Hatip Lisesi (İHL) mezunları için ödül söylemi eşzamanlı. “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganı eşliğinde and içen teğmenlerin “süratle temizlenmesi için adımlarımızı atıyoruz” diyen Cumhurbaşkanı, İHL için hedef de gösterdi: “Bir tek rütbem var, o da imam hatipli olmak” ve “Bayrağı sizler teslim alacaksınız”.
Mezuniyet töreninden 8 gün sonra 7 Eylül’de teğmenlere yaptırım beyanı iki nedene bağlanıyor: kılıç ve and.
Kılıçları çatma, askeri bir eylem.
Sözler ise, “demokratik Anayasa” yelpazesi içinde ve değiştirilemez hükümler (md.2 ve 3) bağlamında ifade özgürlüğünün toplu kullanımı.
Suçsuzluk karinesi ihlali ve yaptırım söylemi ise, bir suç kurgusu olarak keyfilik yelpazesi.
Bu kurgu, imam hatiplik rütbesi ve “bayrak teslim” söylemi ile yeni bir paralel yapılanma mecrası için meşruluk kaynağı…
DİB ve MEB üzerinden eğitimde pararlel yapılanmalar, İHL üzerinden TSK paralel yapılanma halkası ile genişletiliyor. Bütün bunların anlamı ne?