Çözüm Komisyonu’nun 10. toplantısında akademisyenler dinlendi. Görüşmelerde anayasanın 42, 66 ve 127. maddelerinde “anayasa revizyonu” önerileri gündeme geldi. MHP kökenli Prof. Dr. Havva Kök Arslan’ın Atatürk ile Öcalan’ı kıyaslayan sözleri komisyonda tepki topladı.
“Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu” adlı çözüm komisyonunda “çatışma-çözümü alanında” çalışan birtakım akademisyen dinlendi. Bu akademisyenlerden kendini “MHP kökenli” olarak tanımlayan Üsküdar Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Havva Kök Arslan, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk ile terör elebaşısı Abdullah Öcalan’ı kıyaslayarak; “Abdullah Öcalan’ın yaptığı çok önemli bir liderlik örneğidir” dedi.
Altınbaş Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden anayasa hukukçusu Prof. Dr. Sevtap Yokuş Veznedaroğlu ise Güney Afrika anayasasında “ulusal düzey, eyalet düzeyi ve yerel yönetimler” üzerinden 3 düzey yönetim biçiminin olduğunu örnek göstererek; “42. madde, 66. madde ve 127. maddede idari vesayete ilişkin düzenlemeler yeniden formüle edilebilir ve yerel demokrasinin önü açılabilir” ifadelerini kullandı.
2. Çözüm Süreci kapsamında Meclis’te kurulan “Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu” 10. toplantısını TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un başkanlığında dün gerçekleştirdi. Komisyon bu toplantıda “çatışma-çözümü alanında” çalışan birtakım akademisyenlerin görüş ve önerilerini dinledi.
PKK’ye ‘Türkiye siyasetinin önünü açma’ çağrısı
Toplantının açılış konuşmasını yapan Kurtulmuş, PKK terör örgütüne silahları tamamen bırakma çağrısında bulundu. PKK terör örgütü elebaşısı Abdullah Öcalan’ın çağrısına değinen Kurtulmuş; “Hiç şüphesiz bu süreçte en önemli hususlardan birisi başlangıçta ifade ettiğim gibi örgütün bir an evvel silahlarını tamamıyla terk ederek bütün unsurlarıyla birlikte İmralı’dan yapılan çağrıya uyduğunu açıklaması ve bunun gerektirdiği, gerektireceği adımların atılabilmesi için de Türkiye siyasetinin önünü açması ve Türkiye siyasetini rahatlatmasıdır. Bunun sağlanmasıyla birlikte yaptığımız işlerin çok daha güçlü bir şekilde ilerleyeceğini biliyorum” dedi.
ÖCALAN İLE ATATÜRK’Ü KIYASLADI
Kurtulmuş’un ardından akademisyenlerin konuşmasına geçildi. Kurtulmuş dinlenecek akademisyenlerin “Latin Amerika’dan Asya’ya, Afrika’dan Avrupa’ya kadar farklı bölgelerdeki çatışma çözümleriyle ilgili konularda çalıştıklarını” ifade etti. Komisyonda dinlenen akademisyenlerden Üsküdar Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Havva Kök Arslan, terör örgütü elebaşısı ile Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ü “kıyaslaması” tepkilere neden oldu.
‘MHP KÖKENLİ BİRİSİ OLARAK SÖYLEYEYİM…’
Arslan; Türkiye’deki sorunun bir örneğinin olmadığını, çözümün de “biricik” olmak zorunda olduğunu vurgulayarak, şu ifadeleri kullandı:
“Bölgeyi düşünerek de bir çözüm bulmak zorundayız. Bu kolay değil, tarih yapan liderler gibi düşünmek zorundayız. Fatih’i alabiliriz, önemli dönemde önemli atılım yaptı. Atatürk, muhteşem bir örnek…. Bölgede Gazze gibi değilsek eğer bir Türk-Kürt çatışması yoksa evet çok yanlış yaptık, rüzgar ektik fırtına biçtik ama bütün bunları aşmak zorundayız. Ben MHP kökenli birisi olarak söyleyeyim Abdullah Öcalan’ın yaptığı çok önemli bir liderlik örneğidir.”
‘ATATÜRK NEDEN KOÇGİRİ İSYANINDAKİLERİ AFFETTİ?’
Prof. Dr. Arslan’ın bu ifadelerinde komisyondaki bazı milletvekilleri tepki gösterdi. Milletvekillerinin “Öcalan’ı Atatürk’le mi kıyaslıyorsun?” tepkisine karşı Arslan; “Atatürk Sakarya Savaşı’nda, Koçgiri isyanındakileri afetti. Neden onu küçük bir sorun olarak gördü? Çünkü devleti kurmak zorundaydı. Bunları aşıp 100 yıl sonra nasıl bir ülke hayal ediyorsak hayal gücümüzü kullanmamız lazım. Çocuklar gibi güvenlik ihtiyaçları korkusuyla devlet davranıyor sürekli, parçalanıyoruz bölüneceğiz diyerek. Olgunlaşmamış kişilik çatışıyor. Büyüyelim artık” savunmasında bulundu.
GÜNEY AFRİKA ÖRNEK GÖSTERİLDİ
Komisyonda konuşan diğer akademisyenlerden Altınbaş Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden anayasa hukukçusu Prof. Dr. Sevtap Yokuş Veznedaroğlu ile ilk çözüm sürecinden önemli bir birikimin kaldığını savunarak, Güney Afrika örneğini verdi. Prof. Dr. Veznedaroğlu; “Güney Afrika’daki süreç örneğinde ana dinamik, anayasa yoluyla demokrasi. Bir önceki çözüm sürecinde demokratik bir anayasayla çözüm sürecini iç içe yürütmüştük. İşte Güney Afrika bunu başarmış. Güney Afrika’nın anayasacılığı deyim yerindeyse bir tür demokrasi şölenine dönüşmüş. 3 düzey yönetim öngörülmüş: Ulusal düzey, eyalet düzeyi ve yerel yönetimler olmak üzere… Eşit temsil, kültürel ve bireysel haklar ve resmi dilin çoğulculaşması Güney Afrika’nın temel ayaklarından” dedi.
‘42, 66 VE 127. MADDELER DÜZENLENEBİLİR’
Güney Afrika’da 10 farklı dilin resmi dil olarak kabul edilmesini örnek gösteren Veznedaroğlu; “Güvenin bir ön şart olarak belirlenmemesi gerekir, güven zamanla oluşacaktır” diyerek, şu önerilerde bulundu:
“Orta ve uzun vadede yerel yönetimler özerklik şartları uygulanmasının gerçek anlamda sağlanması önemli. Anayasa değişiklikleri yapılırken zorlanacağız. Bazı hükümler var ki doğrudan doğruya çözümü taçlandırabilecek… 42. maddede iyi bir formülasyona gidilebilir, anadilde eğitim meselesi… 66. madde yeniden formüle edilebilir, buna engel yok. Sadece 3-4 maddelik bu süreci taçlandıracak bir değişiklik paketi neden olmasın? 1982 Anayasası’nın başlangıcı barışa dönük bir dille yeniden kaleme alınmalıdır. 42. madde, 66. madde ve 127. maddede idari vesayete ilişkin düzenlemeler yeniden formüle edilebilir ve yerel demokrasinin önü açılabilir.”