CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır, TELE 1’e 7 gün yayın durdurma, 5 gün program durdurma ve iki kez para cezası verilmesin tepki göstererek, “Acı olanı şu; daha mahkeme bir karar vermeden, savcılık soruşturmayı devam ettirmeden RTÜK Başkanı, ‘Gereğini yapacağız’ diye açıklama yaptı. Görüyoruz ki bugün, 7 gün TELE 1 ekranlarını kararttı, yüzde 5 idari para cezası verdi. Aslında böyle bir usul yok. Bulunmadığı bir eylemden ve maddeden ceza verdi. Çünkü TELE 1’in lisansını iptal etmek istiyorlar. Gerçekten utanç verici bir durum” dedi. CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu da “Kabaca söylemek istiyorum, kimse kusura bakmasın; bir televizyona çökmek istiyor, Adalet ve Kalkınma Partisi. Ben, 67 yaşıma kadar 3 darbe gördüm, bir tane de post modern darbe gördüm. Sadece 12 Eylül ile gazeteler kapandı. Zaten özel televizyon yok. Ondan sonra ekran karartmalar oldu ama ilk defa bir özel televizyonun muhtemelen önümüzdeki günlerde, aylarda kapatma başarısı, -tabii ki bunu ironik söylüyorum- kapatma aymazlığı diyeyim kibarca, Adalet ve Kalkınma Partisi’ne layık olacak. Kendilerini şiddetle kınıyorum” diye konuştu.
CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır ve CHP’nin gazeteci kökenli milletvekilleri Enis Berberoğlu, Yüksel Mansur Kılınç ve Utku Çakırözer, bugün TBMM’de basın toplantısı düzenleyerek, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nun (RTÜK) TELE 1’e 7 gün yayın durdurma, 5 gün program durdurma, iki kez de para cezası vermesine tepki gösterdi.
“HİÇBİR ŞEKİLDE UNSURLARI OLUŞMAMIŞ BİR GAZETECİ TUTUKLANIYOR VE TELEVİZYONU DA KARARTILIYOR BUGÜN”
Ali Mahir Başarır, “RTÜK, yine bugün hukuksuz, skandal bir karara imza attı. Gazeteci Merdan Yanardağ gerek emniyette gerek televizyonunda gerek savcılıkta gerek mahkemede bir ironi yaptığını açıkça söylemesine rağmen tutuklandı. Aslında bu montaj, sahte videoyu bir milletvekili paylaştı. Acı olanı şu; daha mahkeme bir karar vermeden, savcılık soruşturmayı devam ettirmeden RTÜK Başkanı, ‘Gereğini yapacağız’ diye açıklama yaptı. Görüyoruz ki bugün, 7 gün TELE 1 ekranlarını kararttı, yüzde 5 idari para cezası verdi. Aslında böyle bir usul yok. Bulunmadığı bir eylemden ve maddeden ceza verdi. Çünkü TELE 1’in lisansını iptal etmek istiyorlar. Gerçekten utanç verici bir durum. RTÜK, artık amacını, sınırını, her şeyini aşmıştır. Yandaş medya her hukuksuzluğu, seviyesizliği yapmasına rağmen bir tek gün ceza vermemiştir. Ama hiçbir şekilde unsurları oluşmamış bir gazeteci tutuklanıyor ve televizyonu da karartılıyor bugün. Kınıyoruz” dedi.
Başarır, “Bugün gazeteci kökenli milletvekillerimiz var. Aslında asıl söz onların. Çünkü en büyük acıyı onlar yaşıyorlar, bir televizyon, bir meslektaşları için. Ben, sözü kendilerine veriyorum” diyerek sözü Enis Berberoğlu’na bıraktı.
“BİR TELEVİZYONA ÇÖKMEK İSTİYOR, ADALET VE KALKINMA PARTİSİ”
CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu, “Bugün RTÜK’ün önüne gelen dosyada, aslında Merdan Yanardağ yayınına dair atılan suçun tam karşılığı olan bir RTÜK ceza maddesi var. Aynen şöyle başlıyor; ‘terörü övemez ve teşvik edemez’. Bakın, buradan ceza vermek yerine sadece, bir de ‘halkı kin ve düşmanlığa sevk etmek’ maddesini koymasının sebebi nedir? Bu kadar açık soruyorum. Savcının, Merdan Yanardağ’ı tutuklayan hâkimin yazmadığı ve muhtemelen iddianamede de yer almayacak bir suçun karşısındaki bir suçu ona eklemek ancak bir anlama gelir. Kabaca söylemek istiyorum, kimse kusura bakmasın; bir televizyona çökmek istiyor, Adalet ve Kalkınma Partisi. Ben, 67 yaşıma kadar 3 darbe gördüm, bir tane de post modern darbe gördüm. Sadece 12 Eylül ile gazeteler kapandı. Zaten özel televizyon yok. Ondan sonra ekran karartmalar oldu ama ilk defa bir özel televizyonu muhtemelen önümüzdeki günlerde, aylarda kapatma başarısı, -tabii ki bunu ironik söylüyorum- kapatma aymazlığı diyeyim kibarca, Adalet ve Kalkınma Partisi’ne layık olacak. Kendilerini şiddetle kınıyorum” diye konuştu.
“BİR TELEVİZYONU KAPATMAK FİKRİNE NASIL DESTEK OLUNUR, BEN BUNU ANLAMIYORUM”
Berberoğlu, “RTÜK, bir sopa değildir, anayasal bir kuruluştur. Anayasa’da yeri olan bir kurumdur. Bu Meclis’ten seçilen üyeleri vardır. Bu Meclis’e karşı ve daha önemlisi kökenlerine baktığımız zaman, çoğu aramızdan yetişmiş, benim eski şerefli mesleğim medyadan yetişmiş kişiler olduğunu düşünürseniz, medyaya karşı sorumlulukları vardır. Bu sorumlulukları yerine getirmemekte bu kadar ısrar etmelerini de hayretle karşılıyorum. Bir televizyonu kapatmak fikrine nasıl destek olunur, ben bunu anlamıyorum” dedi.
“BİR TELEVİZYONUN KAPATILMASI, O TELEVİZYONU KURANLARIN DA SAĞLAYABİLECEĞİ, GERÇEKLEŞTİREBİLECEĞİ BİR ŞEY DEĞİL “
CHP İstanbul Milletvekili Yüksel Mansur Kılınç, karara ilişkin şu eleştiriyi yaptı:
“Bugün TELE 1 ile ilgili RTÜK’ün verdiği karar yersizdir, haksızdır, doğru değil, yanlıştır. Yayın kuruluşları dinleyicileriyle, okuyucularıyla, izleyicileriyle var. TELE 1 televizyonu da izleyicileriyle var. Bir televizyonun kapatılması, o televizyonu kuranların da sağlayabileceği, gerçekleştirebileceği bir şey değil. Onun için buradan söylüyorum; TELE 1 televizyonu kapatılamaz. TELE 1 televizyonunu, RTÜK’ün, hangi kararı olursa olsun kapatmaya gücü yetmez. TELE 1 televizyonunu, RTÜK’e uzaktan talimat verenlerin talimatları ne olursa olsun kapatılamaz. TELE 1 televizyonu, Türkiye’nindir. TELE 1 televizyonu, Türkiye’nin özgür ve bağımsız medyasının en önemli kuruluşlarından birisidir. Kararın içeriği, ayrıntıları yanlışlıklarla doludur. Söz konusu yayınla ilgili RTÜK, denetleyici vasfı nedeniyle müeyyidelerde bulunabilir; ama radyo, televizyonlarla ilgili düzenleme ve denetleme yetkisi olan kuruluş, bu yetkiyi kullanmak yerine susturmaya yönelik bir tutum sergiliyor. Biz, bunun nereden kaynaklığını da biliyoruz. RTÜK’ün üyelerinin talimatla iş yapmalarını; özerk, anayasal bir kuruluş olan RTÜK üyelerinin talimatla iş yapmış olmalarını da buradan esefle karşıladığımı belirtmek istiyorum. TELE 1 televizyonu kapatılamaz.”
“YATARI OLMAYAN BİR MADDEDEN YARGISIZ İNFAZ, MERDAN YANARDAĞ’A YAPILIYOR”
CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, “Ortada bir operasyon var. Nasıl bir operasyon? Medyayı susturma, toplumu sindirme, özgür basını susturarak toplumun haber alma hakkını ortadan kaldırmaya yönelik bir operasyon. Merdan Yanardağ hakkında henüz bir hüküm oluşmuş değil. Büyük olasılıkla bizim bu Meclis’te 2019’da çıkardığımız yargı reformuna dayanarak beraat edecek. Şu anda haksız, hukuksuz yere cezaevinde yatmakta. Bir suçu kesinleşti, ceza aldı deseniz bile aslında yatarı olmayan bir maddeden yargısız infaz, Merdan Yanardağ’a yapılıyor. Bugün RTÜK, buna bir yargısız infaz daha ekledi. Daha sonucu ortada yokken, bir yargı kararı yokken TELE 1’e iki ayrı maddeden üst üste ceza vererek bundan sonra kapatmanın yolunu aralayan bir karar aldılar” dedi.
“BU, TELE 1 İLE SINIRLI OLMAYACAK. BUNDAN BİR SONRAKİ, ÖBÜR KANAL OLACAK, ÖBÜR GAZETE OLACAK. MERDAN’DAN SONRAKİ, BAŞKA BİR GAZETECİ OLACAK”
Çakırözer, “Burada yapmak istedikleri şu; Merdan Yanardağ’ı gözaltına al, tutukla, zindanda tut, arkasından TELE 1’e önce karartma, sonra kapatma kararı ver. Peki bunun bedelini kim ödeyecek? 85 milyon ödeyecek. Bir; hepimizin haber alma hakkı elinden alınıyor. Hepimiz susturuluyoruz aslında. Sadece TELE 1, sadece Merdan Yanardağ değil. Aslında tüm halkın haber alma hakkı için uğraşan basın mensupları, yayın kuruluşları susturulmak isteniyor. Çünkü bu, TELE 1 ile sınırlı olmayacak. Bundan bir sonraki, öbür kanal olacak, öbür gazete olacak. Merdan’dan sonraki, başka bir gazeteci olacak. O yüzden buradan seslenmek istiyoruz; bu yol, yanlış bir yoldur. Bu yol; Türkiye’nin, milletimizin çıkarına bir yol değildir. Türkiye zaten şu anda cezaevinde bulunan gazeteciler, hak savunucuları, aydınlarımız, siyasetçiler, kısacası düşünce suçluları, siyasi tutuklular nedeniyle dünyanın gündeminde” diye konuştu.
“TÜRKİYE, GEÇEN YIL 147 İDİ, ŞİMDİ 165’İNCİ SIRAYA DÜŞTÜ”
Basın özgürlüğü endeksine atıf yapan Çakırözer, “Türkiye, geçen yıl 147 idi, şimdi 165’inci sıraya düştü. Bütün insani endekslerde en diplerdeyiz. O yüzden bir televizyonun bugün karartılması, yarın da kapatılması, Türkiye’nin itibarına katkı sağlamayacağı gibi, tam tersine Türkiye’nin imajını, algısını, itibarını yerle bir edecektir. Bugün bu kararları rahatlıkla alabilenler, bunları da düşünmek durumdadır. 28 Mayıs seçimlerinden sonra, 29 Mayıs’ta ve sonraki günlerde ‘kucaklaşma’ diyenler, ‘Türkiye Yüzyılı’ diyenler, ‘Muhalefetle biz konuşmalıyız, kucaklaşmalıyız’ diyenlerin eğer bir kucaklaşamaya niyetleri varsa bu karar, o kucaklaşmayla ters düşmektedir. Ya o sözler yalandır ya bu karar, o sözlerin doğru olmadığını ortaya koyan bir başka göstergedir” dedi.