CHP’nin “Millet İradesine Sahip Çıkıyor” mitingleri kapsamında düzenlenen 64. buluşma, tutuklu Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in 1. yılı dolayısıyla Esenyurt’ta yapıldı.
CHP, cumhurbaşkanı adayı ve seçilmiş İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasının ardından başlattığı ‘Millet İradesine Sahip Çıkıyor’ mitinglerinin 64’üncüsünü İstanbul Esenyurt’ta gerçekleştirdi.
Belediye Başkanı Ahmet Özer’in tutukluluğunun 1’inci yılında gerçekleşen miting için Esenyurt halkı Cumhuriyet Meydanı’na akın etti.
CHP GENEL BAŞKANI ÖZGÜR ÖZEL SESLENDİ
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, dün 29 Ekim törenleri nedeniyle bu akşamki mitinge düşük katılım olacağına ilişkin iddiaların olduğunu hatırlatarak “‘Siz Esenyurt’u tanımıyorsunuz’ dedim” sözleriyle konuşmasına başladı.
Özel konuşmasına şu şekilde devam etti:
“Darbeci kuşatmaya karşı direnmek üzere buradayız. Belki ilk saldırı burada oldu. Ama şunu da kimse unutmasın, ilk direniş de burada oldu. Onlar dalga dalga operasyonlarla bizi, sizi sindirebileceklerini sandılar. Onların dalga dalga operasyonlarına karşı mücadeleyi dalga dalga büyütenlere selam olsun, helal olsun. Öncelikle iki önemli teşekkürüm var. Bunlardan biri: Ahmet Özer, Esenyurt’a seçildi. O süreci konuşacağız. Ama gözaltına alındığı andan itibaren hem Ahmet Özer‘e, hem siyaset arkadaşlarına ve bürokratlarımıza, hem de daha sonraki süreçte mağdur tüm ailelere dayanışma gösteren Özer ailesine; kızına, oğluna, eşine yürekten teşekkür ediyorum. İlk Esenyurt’un iradesine saldırıldığında koştuk, geldik. MYK toplantımızı Esenyurt İlçe Başkanlığı’nda yaptık. Sonra da çıkıp bu meydana sizlere seslendik. Mücadele edeceğimizi, haklı olduğumuzu, büyük bir haksızlığa muhatap olduğumuzu söyledik. O gün Cumhuriyet Halk Partisi’nin İlçe Başkanı Hüseyin Ergün’dü. O günden bugüne bu meydanda 160 gün nöbet tutuldu, mücadele edildi. Hüseyin Başkan’a ve önceki il, ilçe yönetimine yürekten teşekkür ediyorum. Ardından sevgili Cafer Çakmak Başkan, görev devir teslimi yaptılar. Ancak bir bayrak yarışı olarak onlar da Esenyurt Belediyesi için verilen oyları, Ahmet Özer‘e verilen görevin Cumhuriyet Halk Partisi‘ne emanet olduğunun bilinciyle aynı mücadeleyi sürdürüyorlar. İlçe yönetimimize, önceki ve şimdiki yönetime yürekten teşekkür ediyoruz. Tabii bu mücadeleyi Cumhuriyet Halk Partisi’nin mücadelesi olarak görürsek yanılırız, haksızlık yapmış oluruz. İlk günden beri bu meydanda bizimle dayanan tüm muhalefet partilerine, sendikalara, derneklere, Esenyurt’un ve İstanbul’un tüm dinamiklerine yürekten teşekkür ediyoruz. İyi ki varsınız. Bu meydan, Esenyurt kurtuluşun tek başına olmadığını, ‘Ya hep beraber, ya hiçbirimiz’ dediğimizi Türkiye’ye duyurdu. İşte bu sayede biz bir yıldır korkutmak isteyenlere karşı korkuyu evde biraktığımızı, sindirmek isteyenlere karşı sinmeyeceğimizi ve Esenyurt’un iradesine saygı duymayanlara karşı mücadele edeceğimizi dosta ve dost olmayana gösterdik.”
“REKOR OYLA ESENYURT’U AHMET ÖZER’E TESLİM ETTİNİZ”
“Profesör Doktor Ahmet Özer, ömrünü Türk – Kürt kardeşliğine adayan bilim insanı. Biz yerel seçimlerde ona güvendik, ona inandık. Önceki dönemki belediye başkanımızla da hiçbir sorunumuz yoktu. Ama Esenyurt’ta bir sesi duyduk. Buradan Türkiye’ye Esenyurt İttifakı’nın sesini, Türklerle Kürtlerin kardeşliğinin önemini, iradeleri ortaklaştırarak bir büyük başarının kazanılabileceğini, dostluğu ve kardeşliği gösterdik. Yüzde 51 oyla Türkiye’nin en büyük ilçesini bir rekora imza atarak Ahmet Özer’e teslim ettiniz. O günden bugüne yaşananları birazdan konuşacağız. Ama ben gündüz gözüyle her Esenyurt’a geldiğimde ve buradan geçtiğimde, Beylikdüzü’ne geldiğimde hep bir şey görürüm. Yolun bir tarafı Esenyurt, bir tarafı Beylikdüzü. Esenyurt’a bakarsınız, maalesef kent suçları müzesi. Esenyurt‘u yıllar yıllar önce kaybettiğimizde nüfusu 100 bini yeni geçiyordu, yıllar sonra AK Parti’den 1 milyona yakın bir nüfusla aldık ve şimdi onu da geçti. Yolun bir tarafı, Esenyurt; kent suçları müzesi. Yüksek katlar, arasından hava geçmeyen yüksek yüksek bloklar, yeşile hasret sokaklar… Bir tarafta ise üç – dört katlı imar planlarıyla ve doğru uygulamalarıyla Beylikdüzü. Bir tarafı, yıllardır AK Parti yönetti; kişi başına 0,5 metrekare yeşil alan. Bir tarafı, Mehmet Murat Çalık çizdi. Önce Ekrem İmamoğlu, sonra Murat Çalık yönetti; kişi başına 10 metrekare yeşil alan. Bir tarafta, Esenyurt’a yapılan AKP kötülüğü. Bir tarafta, ranta değil kente, halka önem veren yönetim anlayışı. İşte İstanbul’da, Esenyurt‘ta bizi, Ahmet Özer’i göreve çağıran bu anlamda halkçı bir belediyeciliğin Esenyurt tarafından hak edildiğini düşünen Esenyurt’lu vatandaşlarımızdır.”
“209 GÜN GÖREVİNDE KALABİLDİ”
“İşte bu sebeple Ahmet Özer kentin makus talihini değiştirmek için kolları sıvadı. Görevinde 209 gün kalabildi. Bakın tam bir yıldır burada. Oysa sizler ona 19 ay boyunca bu hizmeti etmesi için görev verdiniz. Ona sadece yedi ay kadar bir süre tahammül edebildiler. Ahmet Özer, o 209 günde sadece 15 bin kişilik bir aşevi açtı. Bir kreş açtı, dördünün temelini attı. 600 öğrenciye eğitim desteği verdi. 3 bin öğrencinin kayıtlarını yaptırdı, kurs vermek için başlattı. 23 okulun boyasını, bakımını, onarımını üstlendi. 100 bin ton asfalt attı.120 bin metrekare parke taşı döşedi. Kıraç ve Sanayi bölgelerindeki imar sorunlarını çözdü. Planladığı beş festivalden üçünü gerçekleştirebildi. Tutuklanmasa bir hafta sonra Emeklilik Lokali açılacaktı. O lokali açmadılar, açtırmadılar.
“BU SUÇ DEĞİLDİR, BUNUN ADI ‘DEMOKRATİK SİYASET’TİR”
“Bir yıl önce bu işleri yapan ve nicelerini yapmak için heyecanla koşturan Ahmet Özer’i laf aramızda ‘Teröristtir’ diye, ‘Teröre destek veriyor’ diye tutukladılar. O günlerde birileri ‘kent uzlaşı’nı suç sayıyordu ve iddianamelere şöyle yazıyordu: ‘Batıda belediye kazanacak gücü olmayan Kürtler, kent uzlaşısıyla belediye meclislerinde görevlendirilmek suretiyle Kürtlerin oyları alınmış, onlara belediye meclislerinde temsil imkanı tanınmıştır.’ Bu ‘kent uzlaşısı’yla ilgili arkadaşlarımıza sorulan sorunun özü, tam ortası. Diyorlar ki ‘Siz Kürtleri liselere yazdınız, onlardan oy aldınız. Onlara hak etmedikleri bir temsil verdiniz.’ Buradan bu gafillere söylüyorum: Bunun adı ‘suç’ değildir, bunun adı ‘demokrasi’dir, ‘demokratik siyaset’tir. Suçsa o suçun tek sahibi benim. Buradayım, hepsini ben üstleniyorum. ‘Esenyurt Belediyesi’ni DEM kazanamayacak, Şişli’yi kazanamayacak’ diye Kürtleri DEM’den, DEM’i Kürtlerden, siyaseti bundan ibaret gören kafayı reddediyorum. Buradan açıkça ifade ediyorum: DEM, kendi siyaseti olan, saygın yöneticileri olan, siyaseti olan, üyeleri olan resmi bir partidir. Sonuna kadar saygı duyuyorum. Diğer yandan Kürtler DEM‘den, DEM de Kürtlerden ibaret değildir. Cumhuriyet Halk Partisi, Kürtlerle ilişki kurmak için illa gizli anlaşmalar yapmak zorunda değildir. Cumhuriyet Halk Partisi, seçmenin analizini yapar, gerekli görüşmeleri yapar, doğru isimleri listesine koyar, onların temsilini sağlar. Bu da Kürtlerin anasının ak sütü gibi helaldir. Bunu suç görmek ırkçılıktır, ötekileştirmektir. Bunu suç görmek kendini, bu ülkeyi, hatta bu ülkenin kuruluşunu inkar etmektir. Çanakkale’de Kürt ve Türk koyun koyuna yatıyorsa, Esenyurt‘ta da kol kola siyaset yapabilir. Buna kimse engel olamaz. İşine gelince Kürtlerden destek isteyip, işine gelince onlara sırtını dönen; işine gelmediği zaman Kürtlerin partisini, oy verdikleri partinin Eş Genel Başkanlarını dokuz yıl hapiste tutan ve sonra başka sebeplerle gelişince Kürtlere el uzatan, çıkar ilişkisi kuran AK Parti anlayışı yerine Kürtleri eşit yurttaş, eşit vatandaş gören ve bundan sonra da görecek olan demokratik bir kardeşliğin önünde saygıyla eğiliyorum.”
“BU NUMARALARLA AHMET ÖZER’İ ALIP İÇERİYE KOYDULAR”
“Bu şartlar altında seçilen ve suçu Türkiye’nin en büyük ilçesini AK Parti’ye kaptırmamak olan Ahmet Özer’i aldılar, içeriye attılar. Atarkenki iddiaları neydi biliyor musunuz? Onu terörle ilişkilendiriyorlar. Bir hemşerisi ölmüş Van’da. Anneleri ölmüş, oğullarından birini aramış ve demiş ki ‘Anneniz sizin gibi çok kıymetli evlatlar yetiştirmişti. Mekanı cennet olsun.’ Efendim o altı oğlandan biri, bir terör örgütüne kayıtlıymış, ‘kıymetli evlatlar’ diyerek Ahmet Özer terörü ve teröristi övmüş. Taziye ha taziye. Taziye verilen başka bir kardeş, terörden suçlanan başka bir kardeş. Ana için taziyeden terör çıkaran bir anlayış var. Diğer tarafta Ahmet Özer‘e diyorlar ki ‘Terör örgütüne para yardımı yapmışsın.’ Diyor ki ‘Tövbe yapmadım.’ Diyorlar ki ‘Bu teröriste para yollamışsın.’ Bir bakıyor tarihe, tutara bakıyor. Van’daki dairesinin aidat borcu birikmiş, apartmanın yöneticisi IBAN vermiş. Yöneticiye aidat parasını yollamış. O yöneticiden devlet bir terörist çıkartmış. ‘Ahmet Özer de terör örgütüne yardım yaparmış.’ Apartmanın aidatı kadar. Şuna bakın. Zaman geçiyor, unuturuz. Bunları ısrarla anlatmak, hatırlatmak lazım. Efendim ‘Remzi Kartal’la telefon görüşmesi.’ Hatırlamıyor. Kendisinin önüne kanıt olarak konulamıyor. Ama diyor ki ‘Kayıtlarda Remzi Kartal’la telefon görüşmesi var.’ Ahmet Özer, Remzi Kartal’la bir telefon görüşmesi yaptı mı bilinmez ama AK Parti Hatay Milletvekili Hüseyin Yayman, Remzi Kartal’la onlarca kez telefonda, hatta yüz yüze görüşmüş. Bunu söyleyince diyor ki Sayın Yayman, ‘Evet görüştüm. Ama ben akademisyendim. Akademisyen kimliğimle görüştüm.’ Peki Ahmet Özer görüşmeyi yaptığı zaman neydi? Vali miydi, genelkurmay başkanı mıydı? O da akademisyendi. O telefon görüşmesini yaptıysa, eğer o telefondan terör çıkıyorsa vallahi kusura bakmasınlar. AK Parti milletvekillerinden daniskası çıkar, daniskası. Açıkça ortada. İşte bu numaralarla Ahmet Özer‘i alıp içeri koydular.”