CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin karşılaştığı yargı operasyonları ve kayyum riskine karşı “Partimizin hukukçularıyla bütün ihtimalleri çalıştık. Burada en memnun olduğum konu, parti tarihinin en büyük saldırılarından biriyle karşı karşıya ve saldıranlar partiyi yıldırmayı düşünürken öyle bir birliktelik var ki… Tüylerim diken diken oldu, gırtlağım düğümlendi” dedi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, gazetemiz yazarı Işık Kansu, Ankara Temsilcimiz Sertaç Eş ve muhabirimiz Sarp Sağkal’ın gündeme ilişkin sorularını yanıtladı:
-DEM Parti’nin Meclis’teki yeni çözüm süreci komisyonunun İmralı’ya gitmesi ve terörist başı Abdullah Öcalan’ı dinlemesi yönünde önerileri var. MHP de bu öneriyi destekledi. Siz nasıl değerlendirirsiniz?
Komisyon bunu oturur, tartışır. Karar alma mekanizmaları belli. CHP olarak, komisyonun somut gündem önerilerinde konu komisyon üyesi arkadaşların karar verme sınırlarını aşarsa bunu bize getirmeleri lazım. Bize henüz böyle bir şey gelmedi. Komisyon adına kimler gidecek, ne olacak, ne amaçla gidilecek bunları bilmiyoruz. Ama bu zamana kadar bana ‘İmralı’ya gidecek misiniz?’ diye de sordular. Bizim gündemimizde öyle bir şey yok. Komisyonun gündemine bu geldiğinde arkadaşlar neyin ne amaçla geldiğini getirdiklerinde oturacağız, konuşacağız, tartışacağız, bakacağız.
-Komisyonda iktidar ortakları arasında bir kırılganlık hissediyor musunuz?
Samimi cevabım, hissediyorum. Ama Devlet Bahçeli bunu söylediğimizde kendisine hakaret olarak kabul edip, bize hakaret etmeye başlıyor. O yüzden hissetmiyorum. Çok iyi geçindiklerini hissediyorum. Birlikte geçinsinler. Hiçbir çatlak hissetmiyorum. Devlet Bey de bize hakaret etmesin. Ama şunu görmek lazım. Başlarken başta bazı temel noktalar söylemişlerdi. Mesela hiçbir pazarlık olmayacaktı. Kayıtsız şartsız silah bırakılacaktı. Bir çağrı olacak, Avrupa, Türkiye, Suriye, İran’ı, Irak’ı etkileyecekti. Sanki YPG de silah bırakacaktı. Bunun doğru olmadığını hepimiz biliyorduk da söyleyene hakaret ediyorlardı. Şimdi Suriye’de yaşananlara, restleşmelere; ABD’nin SDG konusundaki yaklaşımına bakınca komisyonda zamana yayma meselesi var.
‘HASTA TUTUKLULARI VE KAYYUMU KONUŞALIM’
-Süreçte sizin masayı devirmenizi mi bekliyorlar?
“Komisyonda bir şey olsun suçu CHP’ye yıkalım. Ya da bir şey yapalım, CHP komisyondan ayrılsın. Komisyonu CHP bozmuş olsun, şu sorunlu gündemden kurtulalım” diyorlar. Masayı devirmemizi bekliyorlar. Ama onlara böyle bir konfor alanı bırakacak değilim. Ülkeye bir sürü şey taahhüt ettiler. Şimdi başka bir tablo var. Burada sorunu çözmek için demokratikleşme adımları atmaya ayak sürüyorlar. Sonra “CHP kalksın” diyorlar. Ama ben 18 Mart günü gelseler de “Komisyon kuralım” derdim, son operasyon dalgaları ve partimize kayyum meselelerinden sonra da derdim. Bizi zulmederek ne ıslah edebilirler ne de kızdırıp olduğumuzdan başka bir yere çekebilirler. Masadan kalkıp kalkmama meselesini ilk başta belirlediğimiz kriterlere endeksli söylüyoruz. O masada anayasa konuşmayız. Şehit ailelerinin yüzüne bakamadığımız bir iş yapmayız. Ama demokratikleşme yoluyla Kürt sorununun çözülmesi için her şeyi yaparız. Elimizi taşın altına koyarız. Arkadaşlarımız bu hafta da ilerleyen haftalarda da hasta tutukluları, kayyum meselesini gündeme getirecek. Komisyondan kalkmak yerine komisyonu Türkiye’yi demokratikleştirme adına birkaç güven artırıcı adım atmaya davet edeceğiz. İlk adım hasta tutuklu ve yükümlüler. Ardından da kayyum düzenlemesinin üzerine komisyon konuşsun. Herkesin samimiyetini görelim.
‘TARİHTE GÖRÜLMEMİŞ BİR BİRLİKTELİK VAR’
-Olağan ve olağanüstü kurultay için kararlar aldınız. Kurultay davasının görüleceği 15 Eylül için ne karar bekliyorsunuz?
Partimizin hukukçularıyla bütün ihtimalleri çalıştık. Aylardır çalışıyoruz. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin kararını hukuki bulmamak ayrı bir şey buna karşı tedbir almamak başka bir şey. Meydanı onlara bırakacak halimiz yok. Meselenin kritik bir yere gittiğini fark ettiğimizde delegelerimiz olağanüstü kongre imzası verdi. Bir buçuk gün içinde delegelerimiz bine yakın imza verdi. Bir kayyum ya da butlan kararı sonrasına İstanbul kongrelerinin olmadığı; Parti Meclisi ve genel başkanın da çağrıcısı olmadığı, delegelerin çağırdığı bir olağanüstü kurultayı teknik ve hukuken planladık. Onu uyguladık. O kurultayı kimse durduramıyor. Çünkü bu yönetime rağmen kurultay yapılıyor demektir. Ben zaten 6 Nisan’da olağanüstü kurultayı çağırmıştım. Ama diyorlar ya “Genel başkan son kongrede seçildiği için, o karar etkili olmaz” diye… Şimdi İstanbul delegeleri ve genel merkez hariç olağanüstü kurultay topluyor. Burada en memnun olduğum konu, parti tarihinin en büyük saldırılarından biriyle karşı karşıya ve saldıranlar partiyi yıldırmayı düşünürken öyle bir birliktelik var ki… Delegeler notere gitti, iki bin lirayı bulan bir masrafı var, imzaları verdiler. Bir buçuk günde başvuruda bulunduk. Tüylerim diken diken oldu, gırtlağım düğümlendi. Delege o kadar farkında ki meselenin, motivasyon en üst noktada. Tarihte bu görülmemiş. İstanbul il kongresini de olağanüstü topluyoruz. 540 imza toplandı. Özgür Çelik, 300 küsür oyla seçilmişti. Yani kendisine oy vermeyenler, destek için imza verdi. Bu CHP’yi bölmeye çalışanların yaptıklarının delegede, üyede, kamuoyunda çok geri teptiğinin en önemli göstergesi.
‘İMAMOĞLU’NU BETONA GÖMMEM’
-Dava sürecinin bundan sonrası için neler söylersiniz?
Öyle bir noktadayız ki 15,5 milyon insanın adayı Ekrem İmamoğlu, Silivri’de. Ben milletin adayının üzerine Silivri’de beton dökülmesine izin verir miyim? Oturduğumuz koltuk, Atatürk’ün koltuğu. Onun koltuğuna kayyum dadanmış. İstanbul’a kayyum dadanmış. Biz oraları bırakamayız. Orduyu, polisi harekete geçirirler. Bizi buradan döve döve atarlar. O ayrı bir şey. Biz bu olmadan bu koltukları bırakmayız. Hukuk içinde her şeyi yapıyoruz. Onlar hukukun dışında neyi göze alıyorlarsa fazlasını göze alıyorum. Bu sokakları terörize etmek anlamında değil. Onlar neyi göze alırsa, fazlasını göze alırız. Çünkü bir kelime az konuşursak milleti sustururlar. O yüzden bize yakışmaz. Her şeyi göze aldık. 100 yıl önce verilen mücadele bundan kolay bir mücadele değildi.
-Hem erken seçim hem de Ekrem İmamoğlu’na özgürlük için yapılan mitinglerinden memnun musunuz?
Memnunum. İnsanlar mücadelenin bir parçası olmak istiyor, bunu da kendi şehirlerinde göstermek istiyorlar. Şartlar ne zamana kadar gerektirirse o zamana kadar miting yapacağımızı söyledik. Gittiğimiz her şehirde rekor kırıyoruz. Erdoğan’ın dolduramadığı, artık kaçtığı meydanları dolduruyoruz. Konya’da miting yapmaya kaçındığı meydanı doldurduk. Yozgat’ta dolduramadığı meydanı doldurduk. Bayburt’ta 800 küsür oy aldık ama 20 bin kişiyle miting yaptık. Bu açıdan kıymetli. Giderek güçleniyoruz ve oraya moral oluyoruz. Sadece miting de yapmıyoruz. Gittiğimiz yerde ölçümler yapıyoruz. Seçmen analizi ve miting sonrası anketler yapıyoruz. Mesela AKP, Sinop’ta 42,7 oy almış. Bu pazar seçim olsa 36,7’ye inmiş. CHP yüzde 25 oy almış. Bu pazar seçim olsa 42,5’e çıkmış.
‘ERDOĞAN-TRUMP İLİŞKİSİ TÜRKİYE’YE TEHDİT’
– ABD Başkanı Donald Trump’ın ABD Savunma Bakanlığının adını “Savaş Bakanlığı” yapmasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Bunun bölgemize etkileri ne olur?
Dünyadaki otoriter, sağ ve popülist liderler, zaten sürekli içeride bu duygulara oynuyor. Trump hem içerisi için bunu yapıyor hem de kendinden çok uzak bir coğrafyaya tehdit olacak şekilde yapıyor. Mesela Trump’ın Gazze’de oteller kuracağını söylemesini çok tehlikeli buluyorum. Türkiye’nin buna karşı net tutum almaması da son derece sorunlu. Diğer yanda Gazze’nin önündeki hidrokarbon yataklarında aklının olduğu belli. Sadece gazino kurmayı değil, oraya egemen olmayı istiyor. Hemen ilerisinde Kıbrıs meselesi var. Erdoğan’ın kendini içeride soktuğu sıkıntıyı çözeceğini düşünerek Trump’la kurduğu ilişkiyi, Türkiye’nin uluslararası çıkarları açısından büyük bir tehdit olarak görüyorum. Trump bu ilişkiyi ustaca yönetiyor. Kendisi açısından, ABD ve İsrail açısından stratejik kazanımlar elde ediyor. Türkiye sadece içeride İsrail saldırısı üzerinden korkuyu duyurarak bir konsolidasyon yapmaya çalışıyor. Ama satranç masasında Trump, Erdoğan’a karşı acımasız ve usta bir açılış yaptı. Köşeye sıkıştırmaya çalışıyor. Bunu çok sorunlu görüyoruz. Dış politika danışma kurulumuzda çok yetkin isimler var. Herkes bu kadar ciddi tehditler varken Türkiye’nin Trump’ın, Tom Barack’ın yaptıklarını duymazdan gelmesini son derece sorunlu görüyor. Bu konuda da eleştirilerimizi dile getiriyoruz. Filistin’in Türkiye tarafından bu kadar yalnız bırakıldığı bir dönem hiç olmamıştı. Bir ABD büyükelçisinin çıkıp da yönetim şekline, Türkiye’nin özellikle iç meselelerine yönelik böyle pervasız açıklamaları hiç olmamıştı. Kıbrıs ve Filistin üzerinde Trump’ın kurduğu oyun Türkiye’yi sadece figüran yapmıyor, önemli kazanımlarımızdan da geriye adım atıyorlar. Çok sorunlu bir noktadayız.
ALEV COŞKUN’A TEŞEKKÜR
CHP lideri Özel, partisinin kuruluş yıldönümü nedeniyle odasında çerçeveletip saklanan CHP’nin kuruluş dilekçesini Cumhuriyet’e gösterdi.
Cumhuriyet Vakfı Başkanı ve gazetemizin imtiyaz sahibi Alev Coşkun’un CHP’nin ilk kongresinin Sivas Kongresi olduğuna yönelik yazılarını anımsatan Özel, “Alev Coşkun’a ithafen aslında 106. yılımız olduğunu biliyoruz. Alev Coşkun’un çok emeği var. Bu hafta 4-9 Eylül kuruluş haftası. Bunu tüzüğümüze koyduk. Artık her yıl böyle kutlanacak. Çünkü Alev Coşkun’un çok üzerinde durduğu bir şey vardı. CHP’nin ilk kongresi 4 Eylül 1919, Sivas Kongresi. O yüzden 106 yaşındayız. Ama resmi kuruluş belgesiyle 102 yaşındayız” ifadelerini kullandı.