19° Açık

Türkiye’de hiçbir ilin havası DSÖ standardına göre “temiz” değil

Gündem - 16 Ekim 2025 11:42 A A

Temiz Hava Hakkı Platformu’nun (THHP) hazırladığı Kara Rapor 2025’e göre, hava kirliliği düzeyinin Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) önerdiği seviyeye çekilmesi halinde Türkiye’de yılda en az 60 bin hayat kurtarılabilir.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın hava kalitesi izleme istasyonlarındaki 2024 verilerine bakılarak hazırlanan rapora göre, hiçbir ilin hava kalitesi DSÖ’nün önerdiği kılavuz değerlere göre temiz değil. Türkiye’de hava kirliliği halen düzenli ve yeterli ölçülmüyor.

 Sadece PM2.5 bile GSYH’nin yüzde 10’unu yutuyor

KOAH’a bağlı ölümlerin yüzde 41,3’ü, kalp hastalıklarına bağlı ölümlerin yüzde 27,7’si, inme kaynaklı ölümlerin yüzde 27,4’ü, akciğer kanserine bağlı ölümlerin yüzde 18,6’sı hava kirliliğinden kaynaklanıyor. Demans riski yaklaşık yüzde 8 yükseliyor.

Yedinci kez hazırlanan raporda önemli kirleticilerden partikül madde PM2.5’un Türkiye ekonomisine yükü ilk kez hesaplandı. Buna göre PM2.5’un yol açtığı sağlık sorunlarının yıllık yükü, 138 milyar dolar. Bu, ülkenin 2024 gayrisafi yurtiçi hasılanın (GSYH) yaklaşık yüzde 10’u.

THHP Koordinatörü Deniz Gümüşel, halk sağlığı uzmanları Prof. Dr. Çiğdem Çağlayan, Dr. Prof. Dr. Gamze Varol, Doç. Dr. Melike Yavuz, hava kalitesi uzmanı Dr. Ozan Devrim Yay, çocuk nörolojisi uzmanı Doç. Dr. Semih Ayta, raporun sonuçlarını sundu ve yorumladı.

Raporun bulguları özetle şöyle:

Havası en kirli üç il: Iğdır, Erzincan ve Kütahya

2024’te hiçbir ilin yıllık ortalama havası temiz değil. Osmaniye, Iğdır ve Malatya, partikül madde kirliliği en yüksek üç il. Kirliliğin en önemli kaynaklarından biri trafik. En kirli ilk 10 ile bakıldığında bu illerin Akdeniz bölgesinin doğusunda ve güneydoğu Anadolu’da yoğunlaştığı gözlendi. Sanayinin ve termik santrallerin olduğu bölgeler olan Bursa Kestel, Osmaniye ve Şırnak’ta halk, 250 günün üzerinde, yani yılın yüzde 70’inde sağlıksız havaya maruz kaldı. Osmaniye halkı, 2024 yılı boyunca ortalamada 83,60 µg/m3 partikül madde soludu. Bu, DSÖ’nün önerdiği en yüksek kirlilik düzeyinin beş, Türkiye’nin yasal sınırın iki katından fazla.

İstanbul’da, Sultangazi bölgesinde de Cebeci taş ocakları nedeniyle ilçe halkı yılın 263 günü kirli hava soludu. Ankara ve İstanbul’da 2024’te hava kirliliği ‘hassas’ düzeyde seyretti.

İzmir’de ise Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na bağlı hava kalitesi izleme istasyonlarından bu yıl da yeterli veri alınamadı. Bu nedenle İzmir’in havası kapsamlı biçimde değerlendirilemedi.

2024’te hava kalitesi iyi olan il yok. Havası en kirli iller; Iğdır, Erzincan ve Kütahya. Ankara ve İstanbul’da hava kirliliği ‘hassas’ düzeyde.

Kendi küçük, hasarı büyük PM2.5 yeterince ölçülmüyor

İnce partikül madde PM2.5 kirliliği dünyada toplam hastalıkların yüzde 8’inden ve yılda 7,8 milyon erken ölümden sorumlu. Özellikle solunum ve dolaşım sistemi hastalıklarına yol açıyor. KOAH’a bağlı ölümlerin yüzde 41,3’ü, iskemik kalp hastalıklarına bağlı ölümlerin yüzde 27,7’si, inme kaynaklı ölümlerin yüzde 27,4’ü, akciğer kanserine bağlı ölümlerin yüzde 18,6’sı, diyabete bağlı ölümlerin yüzde 17’si PM2.5 kirliliğinin sonucu. Kirlilik, kronik böbrek hastalığı, nörolojik hastalıklar, erken doğum ve ruh sağlığı sorunları gibi riskleri de artırıyor.

 

Türkiye’de ince partikül madde PM2.5 kirliliği nedeniyle 2023’de 63 bin 851 ve 2024’de 62 bin 644 erken ölüm meydana geldi. Bu 30 yaş üstü nüfusta tüm ölümlerin yaklaşık yüzde 13’ünün hava kirliliğine atfedilebileceği anlamına geliyor.

2024’te hava kirliliğine bağlı ölüm oranının en yüksek olduğu il Osmaniye (yüzde 33,8) olurken, toplam ölümlerin sayısal olarak en fazla görüldüğü iller; İstanbul, İzmir, Bursa ve Ankara oldu. PM2.5 hava kirliliği, Türkiye’deki en önemli önlenebilir ölüm nedenlerinden biri. Ancak ne yeterli ölçülüyor ne de bir sınır değeri var.

PM2.5 kirliliğine uzun süreli maruz kalma, demans (bunama) riskini önemli oranda artırıyor. PM2.5 düzeyi yıllık ortalamada her 5 mikrogram/m³ arttığında demans riski yaklaşık yüzde 8 yükseliyor. Cambridge Üniversitesi’nden bilim insanlarının yaptığı küresel araştırmaya göre azot dioksit ve özellikle araç egzozlarında ve orman yangınlarında ortaya çıkan siyah karbon da demans riskini yükselten diğer kirleticiler.

Orman yangınlarından kaynaklanan PM2.5 kirliliğinin sağlık üzerindeki etkileri çok ağır. Orman yangınlarından kaynaklanan PM2.5 maruziyeti çocuklarda solunum semptomları için acil servis başvuru riskini 10 kat artırıyor.

Ozon gökyüzünde kalkan, aşağıda zehir

Atmosferin üst katmanlarında yaşamı koruyan ozon, yer seviyesinde zararlı bir kirleticiye dönüşüyor. Gökyüzünde kalkan iken yeryüzünde zehir oluyor. Solunum yollarında tahriş, iltihaplanma ve akciğer fonksiyonlarında azalma gibi sağlık sorunlarına yol açıyor. Özellikle çocuklar, yaşlılar, açık havada çalışanlar ve kronik hastalıkları olanlar ozona karşı daha hassas.

Kısa süreli maruziyetler öksürük, nefes darlığı ve astım ataklarına yol açarken, uzun süre solunması akciğer gelişimini yavaşlatabilir, kalp-damar ve solunum sistemi hastalıklarını artırabilir.

Uzun süreli ozon maruziyeti dünya genelinde yaklaşık 490 bin KOAH ölümünden sorumlu. Son 10 yılda ozona bağlı KOAH ölümlerinde yüzde 20’ye yakın artış kaydedildi.

DSÖ, ozon için sekiz saatlik ortalama sınırı 100 µg/m³ olarak belirlerken Türkiye’de bu değer 120 µg/m³. Özellikle yaz aylarında ozonun yakından izlenmesi, riskli gruplar için erken uyarı sistemlerinin kurulması ve sınır değerlerin uluslararası standartlarla uyumlu hale getirilmesi gerekiyor.

İstasyonları veri kalitesi her geçen yıl düşüyor

Raporda ayrıca, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın hava kalitesini izleyen altyapı son 10 yılda genişlemiş olsa da veri kalitesi ve sürekliliğinin zayıfladığı belirtildi. 380 ölçüm istasyonundan yalnızca bir kısmı yönetmelikte öngörülen düzeyde (yüzde 90 ve üzeri) veri üretebiliyor. 2022’den sonra veri kalitesi, 2017 seviyelerine geriledi. PM2.5 ölçümleri ise hala yetersiz seviyede.

Türkiye’de hava kalitesi mevzuatı, son 10 yılda Avrupa Birliği (AB) çevre müktesebatına uyum amacıyla önemli değişimler geçirdi. Temel kirleticiler için AB sınır değerlerine kağıt üzerinde ulaşıldı. Fakat Dünya Sağlık Örgütü’nün küresel düzeyde insan sağlığının korunması için belirlediği kılavuz değerlere ulaşmak için ulusal bir vizyona ve plana ihtiyaç var.

*Ekonomik etki analizleri politikaya girdi olmalı: PM2.5 kirliliğine bağlı ölüm ve hastalıkların ekonomik maliyeti düzenli olarak hesaplanmalı ve kirlilik önleme politikaları kamu yatırım planlarına entegre edilmeli. Sağlık ve çevre politikalarında maliyet-etkinlik değerlendirmeleri yapılmalı; hava kirliliğiyle mücadeleye ayrılan kaynaklar artırılmalı.

*Ulusal hava kalitesi izleme sistemi güçlendirilmeli: Veri sürekliliği ve kalitesi; PM2.5 ölçümü yapabilen istasyon sayısı artırılmalı.

*Veriler şeffaf ve kamuya açık olmalı: Hava kalitesi verileri anlık ve geçmiş dönem karşılaştırmalı olarak kamuya açık hale getirilmeli. Düzenli denetim ve yaptırımlar olmalı.

*PM2.5 için ulusal limit değeri belirlenmeli: DSÖ’nün önerdiği yıllık ortalama 5 µg/m³ hedef alınarak mevzuat hazırlanmalı, geçiş takvimi oluşturulmalı.

*Kirletici kaynaklar azaltılmalı: Fosil yakıt kullanımı kademeli olarak sonlandırılmalı. Temiz enerjiye geçiş teşvik edilmeli. Denetimler sıklaştırılmalı, emisyon sınırları daha katı hale getirilmeli. Motorlu taşıt bağımlılığı azaltılmalı.

*Hava kirliliği ile mücadele sağlık politikalarına entegre edilmeli: PM2.5 ve ozon gibi kirleticilere bağlı hastalık yükünün azaltılması, ulusal sağlık stratejilerine entegre edilmeli.

*İklim krizi ve çocuk sağlığı odaklı programlar hazırlanmalı: Çocukları aşırı sıcak, hava kirliliği ve iklim kaynaklı afetlerden korumaya yönelik sağlık, eğitim ve sosyal politika entegrasyonu sağlanmalı.

Gündem - 11:42 A A
BENZER HABERLER
Hazır Site by Uzman Tescil webmaster